Ailesi evlerinden atıldı, ve sosyal sistem çocuklarını ellerinden almakla tehdit ediyordu. | TED | وتم طرد عائلته من شقتهم وكان نظام الرعاية الاجتماعية يهدد بأخذ اطفاله |
Marina vatandaş değildi, muhtemelen Hosty onu sınır dışı etmekle tehdit ediyordu. | Open Subtitles | انها لم تكن مواطنة , لذلك ربما كان يهدد بترحيلها إلى روسيا |
Mekke ekonomisine güç katan karlı ticareti tehdit ediyordu. | Open Subtitles | كانت تهدد شجرة الوثنية والتى كانت الوقود لإقتصاد مكة |
O küçük sürgü veya elindeki gazete mi ne artık her neyse, sizi tehdit ediyordu. | Open Subtitles | وهو يهددك بذلك المزلاج الصغير أو صحيفة ملفوفة، أو أياً كانت. |
Yeni ailesini bir arada tutmak için çabalıyordu— ancak köleliğin kaldırılmasındaki yavaş süreç bu umudunu tehdit ediyordu. | TED | حاولت باستماتة إبقاء عائلتها الجديدة معًا ولكن بطء تحرير العبيد هدد أملها. |
Sürekli tehdit ediyordu. Onu öldürmeye can atıyordu. | Open Subtitles | يا أمي، كانت تهدده منذ أسابيع تعرفين انها تود الأمساك به |
Yanında bir bölgelendirme yetkilisiyle, arazi sahiplerini istimlakla tehdit ediyordu. | Open Subtitles | تلقى إحاطة منطقة رسمية بتهديد ملاك الأراضي بالاستيلاء على نطاقهم |
Başmüfettiş Japp'e göre, Nathan kadını tehdit ediyordu. | Open Subtitles | بالنسبة لك ياسيد جاب ,يبدو وكأن هذا الشخص يهددها, |
Harvey Disher onu buldu.Onu yoketmen için seni tehdit ediyordu. | Open Subtitles | وجدت هارفي دشر ذلك. وكان كان يهدد يحولك في. |
Yanına vardığımda adamı ihbar etmekle tehdit ediyordu. | Open Subtitles | بحلول الوقت مسكت به، انه كان يهدد الرجل للدخول اليها. |
Yahniye kimin at eti koyduğunu biliyordu. Ve şirketi açığa çıkartmak ile tehdit ediyordu. | Open Subtitles | كان يعلم أنّ أحداً كان يضع لحم حصان في اليخنة وكان يهدد بفضح الشركة. |
Eline bir lokma anahtarı versinler diye üsteki herkesi öldürmekle tehdit ediyordu. | Open Subtitles | كان يهدد بقتل كل طيّار فى القاعدة اذا لم يحصل على مفتاح صواميل بتلك اللحظة |
Clay'e bir mesaj göndermeliydik. Bizi okulla konuşmakla tehdit ediyordu. | Open Subtitles | كان علينا أن نرسل رسالة إلى كلاي كان يهدد باللجوء إلى المدرسة |
Ama anlamak zorundasın ailemi öldürmekle tehdit ediyordu nerede yaşadıklarını biliyordu. | Open Subtitles | لكن عليك أن تفهم أنها كانت تهدد بقتل عائلتي، كانت تعرف مكان سكنهم |
Karısı da bizi, bunları basına sunmakla yargıya taşımakla ve daha bir sürü bokla tehdit ediyordu. | Open Subtitles | زوجته كانت تهدد بأن تأخذ الموضوع للصحافة وللمحكمة.. وكل ما أتيح |
Ben çıkarken, Robyn ona bir daha buraya gelirse polisleri çağıracağını söyleyerek tehdit ediyordu. | Open Subtitles | أثناء مغادرتي, سمعت روبين تهدد بالاتصال بالشرطة إذا اقتربت والدتها منها مرة أخرى |
Çok fazla konuşuyor. Ve yine, seni tehdit ediyordu. | Open Subtitles | تحدث كثيرا وعلى أي حال كان يهددك |
Tekneyle açıldığınız o gün aslında seni tehdit ediyordu. | Open Subtitles | ذلك اليوم الذي أخذك فيه على القارب... كان يهددك |
Rusya'da iki yil savastiktan sonra Almanlar, artik Dogu devini, hakkindan gelmekle tehdit ediyordu. | Open Subtitles | بعد عامين من القتال فى روسيا هدد الالمان بالقضاء على العملاق الشرقى |
Dur bakalım orada. Annemi öldürmekle tehdit ediyordu. | Open Subtitles | حسناً ، إنتظر لقد هدد أن يقتل أمي |
Yırttığı o şikayet dilekçesiyle Baro'dan attırmakla tehdit ediyordu. | Open Subtitles | هي كانت تهدده لكي يشطب مع الشكوى التي قامت بتمزيقها |
Sık sık bana bağırıyor ve babasını tehdit ediyordu. | Open Subtitles | بكثير من الأحيان كان يصرخ عليّ و يقوم بتهديد والده |
Belki de Bedford ona olayı açıklaması için para veriyordu Morgan da sessizce şehirden gitmesi için onu tehdit ediyordu. | Open Subtitles | ربما (بيدفورد) كان يدفع لها لتفضح العلاقة و(مورجان) كان يهددها لأن تصمت ثم ترحل |
Karısını silahla tehdit ediyordu. Bunu nasıl çözdüğümü tahmin et. | Open Subtitles | ويهدد زوجته بالسلاح، كيف حلّيت هذه المعضلة برأيك ؟ |
Sürekli beni arayıp tehdit ediyordu. | Open Subtitles | يتصل بي كُلّ ساعة، يُهدّد حياتي |
Adamı da ailesini de tehdit ediyordu. | Open Subtitles | لقد كان يقوم بتهديده هو وعائلته |
Bağırarak herkesi tehdit ediyordu. | Open Subtitles | وبعدها بدأ بالصراخ مهددا الجميع |