- Özellikle Noeller. Ama şu zamanda Tek odalı ev yeterli gelmeyebilir. | Open Subtitles | ولكن يوماً ما ستجدان أن غرفة واحدة لا تكفي، أنا أستبق الأحداث. |
O günlerde Karaçi'de Tek odalı çok küçük bir evde yaşıyorduk | TED | في تلك الأيام، كنا نعيش في منزل صغير جداً من غرفة واحدة في كراتشي |
Böylece Tek odalı bir yere paramız yeter. | Open Subtitles | سأتمكن من شراء بيت صغير فيه غرفة نوم واحدة |
Doğduktan sonra Abe Lincoln'ın Tek odalı bir kulübede kaldığını biliyor musun, Hymie? | Open Subtitles | هل تعرف أن (آيب لينكون) عاش في كوخ مكون من غرفة واحده عندما ولد يا (هايم) |
Baştan çıkarılmaktan korktuğu için tüm sırayı kendine istiyor, Tek odalı bir ev için para istiyor. | Open Subtitles | لديقة قائمة بمطالب جديدة إنه خائف من أن يشعر بالإغراء لذا يريد الطيران في ممر وحيداً يريد مال لشقة بغرفة نوم واحدة |
Queens'te Tek odalı bir ev benim hayat felsefem değil. | Open Subtitles | حجرة واحدة في كوينز ليست أحلامي في الحياة |
Tek odalı malikanemde büyük bir ziyafet verdiğimi hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني أن أتصور نفسي و أنا أقيم مأدبة كبيرة في قصري ذو الغرفة الواحدة |
Ben üstünde bir bowling salonu olan Tek odalı bir yerde yaşıyorum... ve altında da başka bir bowling salonu olan. | Open Subtitles | أقيم في غرفة واحدة فوق صالة بولنغ، وتحت صالة بولنغ أخرى. |
Malikane yerine Tek odalı bir daire, yarı Kızılderili yerine yarı Yahudi. | Open Subtitles | شقة ذات غرفة واحدة بدلاً من قصر ونصف يهودي بدلاً من نصف هندي |
Aksi taktirde Tek odalı bir eve taşınmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | إما ذلك أو أنتقل إلى غرفة واحدة أو إستوديو |
Evimin kredisini ödeyemeyeceğim için belki de Tek odalı bir yere taşınmam gerekecek | Open Subtitles | هل سأشعر بالإرتياح لأني لن أستطيع سداد رهن منزلي ثم ننتقل إلى شقة لعينة ذات غرفة واحدة |
Her kadını bir yıl alıkoydu. Tek odalı bir dairede bunu yapamaz. | Open Subtitles | لقد أبقيا كل امرأة عاماً بأكمله لا يمكن أن يكون ذلك في شقة من غرفة واحدة |
Küçük, Tek odalı bir apartman dairesinde yaşamaktadır yakışıklı biri değildir hiç arkadaşı yoktur bir fabrikada çalışıyordur böyle kanalizasyon atıklarının yok edildiği sonra kovulur o boktan fabrikada bile çalışamıyordur artık beş parasız kalır dolaşmaya çıkar, yağmur yağar sürekli başına boktan şeyler gelir. | Open Subtitles | مثل ، انه يعيش في شقة صغيرة بها غرفة واحدة ليس جميل المظهر ليس لديه اصدقاء ويعيش |
Tek odalı bir ev. Tek oda, tek yatak. | Open Subtitles | أنها شقة بها غرفة نوم واحدة- غرفة نوم واحدة وسرير واحد- |
Nick Tek odalı bir evde yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | نيك يعيش وحيدا في شقة من غرفة نوم واحدة |
- Tek odalı daire için 1500 ödüyor. | Open Subtitles | -لقد دفع 1500 مقابل غرفة نوم واحدة |
Senin için ölüyorum ama her saniyeyi senin yanında Tek odalı kulübe kadar yerde geçirmek zorunda değilim. | Open Subtitles | في كوخ صغير من غرفة واحده |
Bu partilerden birini Tek odalı evimde yapmak. | Open Subtitles | رمي واحد من هذه الاحتفالات في شقة بغرفة نوم واحدة لي. |
Eşim maaşımın yarısını alırken Tek odalı bir dairede yaşayacak değilim! | Open Subtitles | أنا لن أقم بالعيش في شقّة ذات حجرة واحدة بينما زوجتي المطلقة تستحوز على نصف راتبي |
Parasını bile ödeyemediğim Tek odalı daireye mi? | Open Subtitles | إلى منزلي ذو الغرفة الواحدة و الذي لا يمكنني دفع تكاليفه؟ |