Ancak Tek sorun, programı başlatmak için hiç paramız yoktu. | TED | لكن المشكلة الوحيدة هي أننا لم نملك المال لبدء البرنامج. |
Tek sorun, harcı mı kazın içine koyalım, kazı mı harcın içine. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة المتبقية، أن نضع الحشوة داخل الإوزّة أو الإوزّة داخل الحشوة |
Tek sorun ise canavarın hâlâ dışarıda bir yerde mi yoksa toprağın altına gömülü mü olduğundan emin olamamam. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة إنني لست متأكد ما إن كان هذا الوحش ما زال هنا في مكان ما أم أنه مات |
Tek sorun: bankayla konuşmuyordunuz. | TED | هناك مشكلة واحدة فقط: أنت لا تتحدث إلى البنك. |
Tek sorun yeterince sıradan birini Bulabilir miyiz? | Open Subtitles | السؤال الوحيد هو هل نستطيع إيجاد رجلاً عادياً بما يكفي؟ |
Tek sorun bunu en uygun anda yapmak zorunda olmam. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة أن علي فعل ذلك في الوقت المناسب بالضبط |
Ama Tek sorun dürüst işlerde para kazanmak çok zordu. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة فى المال النزيه انه من الصعب الحصول عليه |
Tek sorun şu ki, senin içini diri diri kepçe ile... | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة أنك سـتكون حيا بينما نحن نفرغك من الداخل حسـنا |
Tek sorun orada bir işe başladığında bir saat sonra yenisine başlamak istiyorsun. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة انك تبدأ بعمل هناك وبعد ساعة يجب ان تبدأ بعمل اخر |
Tek sorun burada olmaması ki bu da elimi kolumu bağlıyor. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هي غيابه، وهذا ما يترك لي خيارات محدودة جدًا. |
Tek sorun ; yan komşularım. Onlara katlanamıyorum." | TED | ولكن المشكلة الوحيدة اني لا اطيق جيراني |
Ve tek sorun: Kanada'nı bir köyünde, okyanustan 600 mil uzakta yaşıyordum. | TED | وكانت المشكلة الوحيدة انني كنت أقطن في قرية صغيرة في كندا تبعد 600 ميلا عن أقرب محيط |
Tek sorun hangilerini uyduruyor anlayamıyorum. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هى اننى لا أستطيع ان أثبت ما الذى تعرفه حقا و ما تخترعه |
Tek sorun, eğer dedektif olmasaydın çok eğlenebilirdik. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هي أنه كان يمكننا أن نستمتع كثيرا لو لم تكن تحرياً. |
Buradaki Tek sorun sizin getirdiğiniz. -Jenks. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة التي لدينا هنا هي ما احضرتموه |
Tek sorun bugün yapılacak bir eğitim göremiyor olmam. | Open Subtitles | مشكلة واحدة أنني لم أتلقى أي جلسات تدريب اليوم |
Tek sorun oraya onlardan önce varabilecek miyiz acaba? | Open Subtitles | السؤال الوحيد هو. هل يمكن أن نصل هناك أولا؟ |
Tek sorun bu aykırı, sanat fıstıklarının hepsinin deli olması. | Open Subtitles | المشكله الوحيده في هذا ان كل البنات مجانين كليا |
Diğer bir deyişle, ilk insanlar ölü hayvanları yiyiyordu. Tartışma yok, bu bir gerçek. Tek sorun şu ki, | TED | بمعنى آخر .. كان الانسان الاول ياكل اللحوم .. والحيوانات وهذا امرٌ حقيقي لا جدل فيه ولكن المشكلة .. هي |
Tek sorun 10 tane çocuğu vardı. | TED | والمشكلة الوحيدة هي أنه كان لديها عشرة أطفال. |
Tek sorun şu... bilgisayarındaki bilgiler silinmiş. | Open Subtitles | الشيء الوحيد هو ان الكمبيوتر تم تفريغه |
Tek sorun, aynı hücrenin peşinde olmamız. | Open Subtitles | و المشكل الوحيد هو أننا نسعى وراء نفس الخلية |
Ama haberler iyi, Tek sorun gözlerimdeymiş. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيد هو أن مشكلتي الوحيدة عيني |
Tek sorun, belki de düşündüğüm kadar iyi bir pilot değildim. | Open Subtitles | ولكن المشكلة كانت في أني لست طيارًا جيدًا كما كنت اعتقد |
Tek sorun, milletvekili olarak kim seçilecek. | Open Subtitles | سؤالي الوحيد هو من نختار ليكون نائبنا |
Tek sorun sadece bir tane vize var, yani anneni içeri sokamıyoruz. | Open Subtitles | المشكلة أن هناك تأشيرة واحدة ولا نستطيع إدخال أمك |
Tek sorun Bay Biden'in dekan ile ve öğrenci konseyi başkanıyla görüşmesi lazım, ama şu an öyle biri yok. | Open Subtitles | المشكلة الوحيده هي أنه يٌفترض أن يقابل ...مع العميد و و رئيس الحكومة الطلابيه |
Tek sorun anahtarı ele geçirmekte, ama bir planım var. | Open Subtitles | مشكلتنا الوحيدة هي الحصول على مفتاح لكن عندي خطة |
Tek sorun tesisin sürekli NYPD tarafından ağır bir şekilde korunmasıydı. | Open Subtitles | فقط مشكلة واحدة: المنشأة في كل الأوقات تكون مكتظة من قبل قسم شرطة نيويورك. |