| İdeal olmadığını farkındayım ama müsait olan tek yer orasıydı. | Open Subtitles | أعلم أنّه ليس مثالي، لكنه المكان الوحيد الذي سيكون متاحاً. |
| Dünyadan saklanabildiği ve... gittiği tek yer orasıydı. | Open Subtitles | كان المكان الوحيد الذي ذهب إليه ليختبئ من العالم |
| Kazabileceği tek yer orasıydı. | Open Subtitles | إنه المكان الوحيد الذي بإمكانه الحفر فيه. |
| Çıktıktan iş bulabildiği tek yer orasıydı. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذي استطاع ايجاد وظيفة به عندما خرج |
| Annem hastalandığı zaman, iyi hissettiğim tek yer orasıydı olan şeyleri unutabildiğim tek yer. | Open Subtitles | عندما مرضت أُمّي، كان هذا المكان الوحيدالذيشعرتُفيه أننيبخير .. المكان الوحيد الذي استطعتُ فيه نسيان ما يحدث. |
| Evet, onları saklayabileceğim tek yer orasıydı. | Open Subtitles | أجل، إنه المكان الوحيد لإخفاء الأجهزة |
| Bu hapishanede sıçabildiğim tek yer orasıydı! | Open Subtitles | ذلك كان المكان الوحيد في هذا ! |