teknolojiden sorumlu amirimizin branşı İngilizce ve Manhattan'da bir bisiklet postacısıydı. | TED | رئيس طاقم التكنولوجيا الذي درس تخصص الإنجليزية. وكان ساعي بريد على الدراجة في منهاتن. |
teknolojiden çok fazla şey beklerken birbirimizden beklentilerimiz azalmış. | TED | نتوقع أكثر من التكنولوجيا وأقل من بعضنا البعض. |
CO: Bizimki gibi kablosuz ağ bağlantısı soluduğumuz bir ülkede, daha hızlı bir iyileşme süreci için teknolojiden faydalanmak çok kolay olmalı. | TED | كايتريا أونيل: في بلد مثل بلدنا حيث نتنفس الانترنت اللاسلكي، فإن الاستفادة من التكنولوجيا لتحقيق تعاف أسرع ينبغي أن يكون من البديهيات. |
Biz bu teknolojiden birçok iyi şeylerin geleceğini düşünüyoruz. | TED | نعتقد أن الكثير من النافع يمكن أن تنتج من هذه التقنية |
Ve işte tüm bunların dahil olduğu teknolojiden bir parça. | TED | وها هنا القليل عن التكنلوجيا التي تدخل في ذلك الأمر. |
Ve bu gibi hikayelerde olduğu gibi, bu hikaye sadece teknolojiden ibaret değil. | TED | ومثل بقية القصص، هذه القصة ليست عن التكنولوجيا فقط. |
Ve hemen bu konuyu bırakıyorum, size teknolojiden biraz bahsetmek istiyorum: Teknolojinin niçin muazzam bir fırsat olduğuna inanıyorum; bu zorlukların bazılarına yardım eden çok kuvvetli bir araç. | TED | و عندما أضع ذلك في سياق الكلام، سوف أتكلم لكم قليلاً عن التكنولوجيا: لماذا أؤمن بإن التكنولوجيا هي أداة تمكين هائلة; أداة قوية للمساعدة لحل العديد من تلك التحديات. |
Bütün bunlar teknolojiden daha çok insan doğası ve merakımızla ilgili oldu. | TED | أصبح كل هذا فجأةً يدور أكثر عن طبيعتنا البشرية وفضولنا بدلاً من التكنولوجيا. |
Ve Zipline olayı kaliteli bir teknolojiden kaynaklı olmadı. | TED | لم ينجح التعاون مع زيبلاين بسبب جودة التكنولوجيا. |
Şimdiyse dijital teknolojiden önce hayatın nasıl olduğunu hatırlayan tek insan benmişim gibi hissediyorum. | TED | أما الآن فأشعر أنني الشخص الأخير الذي يتذكر كيف كان شكل الحياة قبل التكنولوجيا الرقمية. |
David teknolojiden korkmuyordu, ve kesinlikle çok inatçıydı. | TED | ديفيد لا يخاف من التكنولوجيا ، وانه لا ريب عنيد. |
İşimde popüler kültür ve gelişen teknolojiden yararlanarak kültürel normları yükseltiyorum. | TED | يعتمد عملي على دمج الثقافة الشعبية مع التكنولوجيا الحديثة؛ لأتخطى المعايير الثقافية. |
teknolojiden başka bir örnek: Ziraat. Yiyecek sıkıntısı olduğunu düşünüyorsak yeni tohumlar üretiriz. | TED | هنا مثال آخر من التكنولوجيا. الزراعة. نعتقد أن هناك مشكلة الغذاء ، ولذا فإننا ننتج بذوراً جديدة. |
Dansın teknolojiden daha iyi bir dostu hiç olmadı. | TED | الرقص لم يكن لديه صديق أفضل من التكنولوجيا. |
Burada yeni teknolojiden bi habersiniz, sanırım... | Open Subtitles | أعتقد انك لست في التكنولوجيا الجديدة بوجودك في هذا المكان |
En son teknolojiden ve yeni çekim tekniklerinden faydalanılarak, kuşların yaşamları hiç olmadığı şekilde gözler önüne serildi. | Open Subtitles | وبفضل التكنولوجيا الحديثة وتقنيات التصوير الجديدة, تم تصوير حياة الطيور كما لم يحدث من قبل. |
teknolojiden kimseye zarar gelmez. Kimseye. | Open Subtitles | لا يوجد شيء خاطئ مع التكنولوجيا المستخدمة |
teknolojiden korkmuyorlardı; çünkü böyle bir kavramları yoktu. | TED | لا يخافون من التقنية ، لأنه لاشيء يستدعي الخوف |
Biz ayrıca bilgi toplamayı Ve teknolojiden faydalanmayi da deniyoruz | TED | و نحن نحاول أيضاً أن نجمع معلوماتنا و أن نكون أكثر وعياً من الناحية التقنية |
Pek çok makine sadece diğer teknolojiye bağlantıda olacak, ama teknolojiden olmayanlarla değil ya da hayatla. | TED | معظم الآلات لن تكون على تواصل مع بقية التكنلوجيا وليس غير التكنلوجيا، أو حتى الحياة. |
Yaşayan bir organizma gibi ama çok karmaşık teknolojiden oluşan bir yapı olacak. | TED | ستبدو وكأنها كائن حي أكثر من كونها تكنولوجيا معقدة جداً. |
Eşyalardan bahsetmiyorum. Veya gemilerden, araç-gereçten teknolojiden veya silahlardan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | لكن لَيسَ المتاع و السُفن الأسلحة والتقنية |
Koridora çıktığında ayağın boyutlar arası bir portala takıldı ve 5000 yıl geleceğe gittin sonra oradaki gelişmiş teknolojiden faydalanarak bir zaman makinesi inşa ettin ve şimdi geri dönerek telepati yoluyla uçan yunuslar tarafından kontrol edilen bir fikir evinde çalışmamız için bizi 7010 yılına götürmeye mi geldin? | Open Subtitles | لقد ذهبت للردهة (اصطدمت بـ (بوابة الـبُعد الدفين مما نقلك 5000 سنة للمستقبل |
Zaman, şirketimizin karşılaştığı trajik ve utanç verici bu kaybı teknolojiden sorumlu başkanımıza yükleme zamanı değildir. | Open Subtitles | و الآن ليس الوقت لتحمل الخسارة المخزية و الفادحة لرئيس القسم التكنولوجي لشركتنا |