Bu sözde mahkeme, Yıldız Filosu ve onun temsil ettiği şeyler... önünde diz çökmeli. | Open Subtitles | إن ما تسميه أنت محكمة يجب أن يركع أمام اسطول الفضاء ما يمثله |
Bu adamın temsil ettiği şeyden nefret etsem de, hala "Cosmo" dergisindeki "Fark edilmenin 5 yolu" yazılarını okuyorum. | Open Subtitles | اتعلمين بقدر ما اكره ما يمثله ذلك الرجل ما زلت اقرأ خمس طرق كي تتم ملاحظتك |
Tüm mesele, bu adamın kim olduğu ve neyi temsil ettiği. | Open Subtitles | هذا كلّه بسبب هذا الرجل، و ما يمثّله |
- Önemli olan neyi temsil ettiği. | Open Subtitles | تماماً مثل ما يمثّله. الامل؟ |
Bu yaklaşıma göre evrenimizin ayrıca şunu temsil ettiği çıkarımı yapılabilir: sonsuz bir genişleme süreci içinde daha büyük kozmik gerçeklikte bir bölge. | TED | لو اقتنعنا بهذا المفهوم، فهذا يعني أن كوننا يمثل منطقة واحدة صغيرة من واقع كوني أكبر والذي يمر بمرحلة أبدية من التضخم المستمر. |
Ve sonra probleminize ait bu nesnelerin temsil ettiği rakamlar, mucizevî bir şekilde sonunda görünecektir, sonuç: x = 3 gibi ya da her neyse. | Open Subtitles | وبعد ذلك ستظهر الأعداد التي تمثلها تلك الأشياء في مشكلتك تحديداً في نهاية الأمر |
Kara Peri ve onun temsil ettiği... herşeyin yok olmasıyla. | Open Subtitles | بالقضاء على الحوريّة السوداء وكلّ ما تمثّله |
Böylece ben, sesli ve sessiz dünyalar arasında bir köprü görevi görüyorum. Bunu yaparken müziğe ve onun temsil ettiği sanata sadık kalıyorum. | TED | بفعل ذلك، سأصبح جسرا بين عالم السمع وعالم الصُّم، والتأكيد من أنني أمثل الموسيقى والفن الذي تمثله الموسيقى. |
Evet, ama temsil ettiği şeyi düşün yani. | Open Subtitles | أجل، و لكن تفكر بم يمثله ذلك الخط فنجاحنا في تجربتنا هذه |
Belki de temsil ettiği şey ya da kişi yüzünden öyle bırakmıştır. | Open Subtitles | ربما تركه الجاني مكشوفا خصيصا بسبب ما يمثله |
Bu gece, bir ses, temsil ettiği kuşağı aşıyor. | Open Subtitles | الليلة , صوت واحد تجاوز الجيل الذي يمثله |
Nakte çeviremiyorsun ama temsil ettiği şeyi bir düşün. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تصرفه ولكن انظر الى ما يمثله |
Tarikatını ve tarikatının temsil ettiği her şeyi yok edeceğim! | Open Subtitles | سأدمّر نظامكم و كلّ ما يمثّله |
Dr.Kearns kendini temsil ettiği için kendi sorularına kendisi cevap vererek devam edecek. | Open Subtitles | لآن الدكتور ، كيرنس يمثل نفسه التزم في مرافعته بأسلوب السؤال والجواب |
- Patron sensin. - Bu doğru. Ama temsil ettiği şeyi seviyorum arzulanacak bir şeyi yani. | Open Subtitles | أنتي الرئيسة هذا صحيح لكني أحب حقاً الشئ الذي يمثل |
ABD'nin bayrağına ve onun temsil ettiği cumhuriyete, özgür ve adil milletimin bölünmez bütünlüğüne, bağlılığıma yemin ederim. | Open Subtitles | أتعهد بالولاء لعلم الولايات المتحدة الأمريكية والجمهورية، التي تمثلها أمة واحدة، غير قابلة للتجزئة |
Ona temsil ettiği değişim rüzgârıyla uyumlu bir taç giyme töreni hazırlamalıyız. | Open Subtitles | فدعونا نمنحها تتويجاً يليق برياح التغيير التي تمثلها |
Gözlerinin bağlı olmasının asıl nedeni temsil ettiği tüm değerlerin Ellen Wolf gibiler tarafından içine edildiğini görmemesi içindir. | Open Subtitles | السبب الحقيقيّ وراء عصب عينيها هو... كي لا تضطرّ لرؤية كلّ ما تمثّله يُهان مِن قِبل شخص كـ(إيلين وولف) |
Bayan Bruner temsil ettiği adamın avukatı olarak hemen onun yanında duruyor. | Open Subtitles | الآنسة برونر، محامية المتهم جالسة إلى جنب الرجل الذي تمثله |