Dokuzunca sembolün bilinmeyen bir uzaklık denklemini temsil ettiğini varsayıyorum. | Open Subtitles | افترض ان الرمز التاسع يمثل المعامل س في معادلة المسافة |
Yani burada beyazın düşük rakımı, mavinin de yüksek rakımı temsil ettiğini görebiliyoruz. | TED | فهنا نرى الأبيض يمثل الارتفاعات المنخفضة، والأزرق يمثل الأرتفاعات الأكثر علوا. |
Sicimlerin zamanın akışını temsil ettiğini sarmalanıp düğümlendiklerini kopup tekrar birleştiklerini ve buna zaman denildiğini... | Open Subtitles | .الحبال تمثّل تدفّق الوقت في الحدِّ ذاته .تلتفُّ، تتشابك، تُحلّ، وترتبطُ بعضها البعض مجدّداً .ذلك هو الوقت |
Charlie Amca'm E'nin, kötülüğü temsil ettiğini söyledi. | Open Subtitles | العم تشارلي قال أن ا" ترمز معنى الشر |
- Seni yenmek için hiç şansım olmayabilir ama dünyanın senin neyi temsil ettiğini ve aslında ne olduğunu öğrenmesini sağlayabilirim. | Open Subtitles | ربما لا أملك أدنى فرصة للإنتصار عليك لكني بالتأكيد أستطيع أن أجعل العالم يعرف ما تمثّله |
Şimdi, bazıları dört takımın dört mevsimi temsil ettiğini söylerler. | TED | الآن، يقول البعض أن المجموعات الأربعة تمثل الفصول الأربعة. |
Fillmore oto yedek parçayı kimin temsil ettiğini herkes biliyor. | Open Subtitles | الجميع يعلم من يُمثّل شركة "فيلمور أوتو بارتس" |
Örneğin, diz boylarında bir tunik ve çıplak ayakların rahipleri temsil ettiğini düşünüyoruz. | TED | مثلاً، نحن نعتقد أنه بارتداء ملابس فضفاضة لحد الركبة وأقدام مفتوحة عارية، كان يمثلُ هذا كاهنًا. |
Kimsenin içerideki malları temsil ettiğini düşünmesini istemem. | Open Subtitles | لا أريد أن يظنّ أحد أنّكِ تمثّلين البضاعة الموجودة في الداخل. |
Bu kongre dünyaya, Hindistan'ı temsil ettiğini söylüyor. | Open Subtitles | هذا الكونجرس يخبر العالم .أنه يمثل الهند. |
Bu avukat, Ragno, New York'ta bir sanat galerisinin.. sahibini temsil ettiğini.. | Open Subtitles | يمثل مالك معرض فني في نيويورك ويريد أن يرى أعمالي |
Topuğun siz kadınların bastırdığınız erkeklik duygularını temsil ettiğini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل تعرف بأنّ الكعب يمثل العناصر القضيبية من قِبل النساء الّتي تُخضعها. |
Onun hep aşağı ırktan, ezilmiş, itaatkâr birini temsil ettiğini düşünmüşümdür. | Open Subtitles | بل تميل إلى السمرة أعتقد دوماً أنه نوعاً ما يمثل شخص مكبوت |
Ama kâşifin aynı zamanda doğal dünya ile en azından hâlâ bağlantılı olan birini temsil ettiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أن المستكشف يمثل أيضاً شخصاً لا يزال متصلاً بالعالم الطبيعي |
BM'nin cezayir sorununu tartışmaya açmasına engel olamayan sömürgeciler FLN'in sadece bir azınlığı temsil ettiğini ispatlamaya çalışacaklar. | Open Subtitles | فشلت السلطات الإستعمارية في منع مناقشة الأمم المتحدة على القضية الجزائرية سيحاولون التظاهر بأن جبهة التحرير تمثّل مجرد أقلية |
Dıştaki işaretlerin iki kızını temsil ettiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت الخارجيين تمثّل العلامات بناتها. |
Charlie Amca'm E'nin, kötülüğü temsil ettiğini söyledi. | Open Subtitles | العم تشارلي قال أن ا" ترمز معنى الشر |
Onu temsil ettiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنها تمثّله |
Bu çok da ilginç bir şey ama yine de bunun bir çeşit düşüşü temsil ettiğini düşünmesi kolay. | TED | و إنه لشيء مثير للإهتمام، ولكن من السهل الظن أن الرسائل النصية تمثل نوعاً من التدهور |