Üzerinde bu yansıtıcı aygıtın bulunduğu nesneleri boşlukta tespit etmek için kullanılır. | TED | يتم استخدامه لتحديد موقع أجسام في الفضاء تتوفر على علامات عاكسة عليها. |
Gilroy'un bulunduğum yeri tespit etmek için telefonumu kullandığını düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد رميت هاتفي اعتقد ان جلروي يستخدم هاتفي لتحديد مكاني |
Üçüncüsü ise, hedef eyaletlerde kimlerin etkin olduğunu tespit etmek. | Open Subtitles | هدفنا الثالث هو لتحديد مَن الذي يتحكم في الولايات المستهدفة |
Kimliğini tespit etmek için çevreyi soruşturacağız. | Open Subtitles | لذا سنبحث بالمنطقة على أمل التعرف على هويتها. |
Yaptığım şey çocukluğundan bir dizi kilit anı tespit etmek. | Open Subtitles | ما أفعله هو تحديد سلسلة من الذكريات الرئسيةمن طفولتك |
Peki ya İran hükûmeti, protestoları tespit etmek ve önlemek için beyin gözetleme yöntemini kullansaydı? | TED | لكن ماذا لو استخدمت الحكومة الإيرانية مراقبة الدماغ للكشف عن الاحتجاج ومنعه؟ |
Bazıları genç uygarlıkları karşılamak için, diğerleri de yer tespit etmek, tehdit oluşturmadan yok etmek için tasarlanmıştır. | TED | بعضها مصمّم لتعظيم حضارات صغيرة، وبعضها لتحديد مواقعهم وتدميرهم قبل أن يصبحوا مصدر تهديد. |
Willow, yerini tespit etmek için küçük bir büyü yapabilir misin? | Open Subtitles | ويلو , نعتقد بأنه يمكنك مساعدتنا بتعويذة لتحديد المكان ؟ |
Doktor tümörün tam yerini tespit etmek için kullanacak. | Open Subtitles | سيستخدم الطبيب الصور ثلاثيّة الأبعاد لتحديد موضع النمو الدقيق |
Düşmanın yerini tespit etmek için sesi kullanmak en eski savaş tekniklerinden biridir. | Open Subtitles | إستعمال الصوت لتحديد موقع عدو واحدة من أقدم تقنيات الحرب |
Tesisin boyutlarına bakılırsa, silahların yerini tespit etmek büyük güç gerektirebilir. | Open Subtitles | أخذًا بالاعتبار حجم المنشأة سيتطلب ذلك قوةً كبيرة لتحديد مكان هذه الأسلحة |
Yetkililer, kurbanı ölüme terk eden bu şahısların kimliğini tespit etmek için halktan yardım istiyor. | Open Subtitles | و تطلب السلطات عون الناس لتحديد هذين الرجلين اللذين تركاها لتموت |
Oraya gittiğinizde, göreviniz tabloyu satılmadan önce tespit etmek. | Open Subtitles | مهمتكم هناك هو العثور على طريقه لتحديد واستبدال اللوحة مسبقا |
Şirketim Koltan'ın yerini tespit etmek ve çıkarmak için bir yöntem geliştirdi. | Open Subtitles | وضعت شركتي عملية ، لتحديد موقع معادن الكولتان |
15 yıl önceki tıbbi kayıtlarına ulaşırsak yerini tespit etmek için faydalanabiliriz. | Open Subtitles | إذا حصلنا على سجلاتها الطبيّة لتلك الفترة، فيمكننا استخدامها لتحديد المكان |
Kimliğini tespit etmek için bunu çevreye göstereceğiz. | Open Subtitles | سنجول بها في المنطقة على أمل التعرف على هويتها. |
Belli bir ülkeden gelen kaçak silah yükünü tespit etmek, sadece manifestoları kontrol etmek ya da gemi bayraklarına odaklanmakla olacak iş değildir. | Open Subtitles | التعرف على شحنة أسلحة غير شرعية من دولة معينة ليس سهلاً كفحص القوائم او البحث عن اعلام السفن |
Onları tespit etmek için hala çalışıyoruz. | Open Subtitles | مازلنا نعمل لنعرف . اذا يمكننا التعرف على احد ما |
Bugün burada, yeminli tanıkların ifadeleri ışığında delillere bakarak gerçeğin ne olduğu tespit etmek için bulunmaktasınız. | Open Subtitles | وانتم هنا اليوم لان عملكم هو تحديد الحقائق بناءاً على الأدلة المقدمة لكم |
Yapmamız gereken ilk şey, bu adamın yerini tespit etmek. | Open Subtitles | أول شيء علينا فعله هو تحديد مكان هذا الرجل |
Hepimiz için yapabileceğin en iyi şey Reddington'un yerini tespit etmek ve onu takımında tutmanın bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | أفضل شيء يُمكنك فعله لنا جميعاً (هو تحديد موقع (ريدينجتون وإيجاد طريقة لضمه إلى فريقك |
Bir eczacı, sahte ilaçları herhangi bir yerde tespit etmek için yeni bir yöntem buluyor. | TED | وهناك صيدلي جاء بطريقة جديدة للكشف عن الأدوية المغشوشة في أي مكان. |