Bu da yetmiyormuş gibi, konsül yetkilerini torunlarının yararına kullandı. | TED | ولم يكن ذلك كافياً فقد تولى منصب القنصل مرتين لتعزيز مكانة أحفاده. |
Eminim torunlarının, sıcak suda yıkanıp, temiz ve kuru iç çamaşırı giydiklerini bilse gurur duyardı. | Open Subtitles | بالتأكيد كانت ستفتخر بأن أحفادها يتمتعون بمياه ساخنة، والكثير من الملابس التحتية الجافة والدافئة. |
Sonrasında da cüzdanlarını, mücevherlerini, torunlarının fotoğraflarını çalardım. | Open Subtitles | ثم أسرق حافظات نقودهم ومجوهراتهم وصور أحفادهم |
Selam, biz torunlarının geleceğinin hayaletleriyiz mi? | Open Subtitles | مرحباً، إننا أشباح أحفادكِ المستقبلية؟ |
Weiss torunlarının izini bulmayı başarmış. | Open Subtitles | يبدو أن فايس تمكنت من تتبع حفيدها. |
Biz eşit ücret alamayacağız, torunlarımın torunlarının zamanında bile, mevcut sistemde. | TED | لن نحصل على أجرٍ متساوٍ في حياة أحفاد أحفادي في ظل النظام الحالي. |
İkimiz de senin uzun bir ömrün olmasını ve mücevherlerini torunlarının mezuniyetinde vermeni istiyoruz. | Open Subtitles | كل ما نريده نحن الأثنان هو أن تعيشي طويلاً و أن ترتدي مجوهراتك الماسية في حفل تخرج أحفادك |
Ve bu teknoloji sayesinde, torunlarının hayatının aktiv bir parçası olabilecekler, bugün mümkün olmayan bir yöntemle. | TED | و عن طريق هذه التقنية امكانية ان تكون مشارك فعال في حياة احفادك بطريقة غير ممكنة اليوم |
Yaşlı çiftin ne kendilerinin, ne çocuklarının ne de torunlarının hayatlarının içine sıçılmamıştı. | Open Subtitles | الزوجان العجوزان لم يكونوا فاشلون وكذلك أولادهم وأحفادهم |
Corey, destansı bir ölçekte dünyayı değiştirmeyecek. Hala yürüyebilecek, torunlarının elini tutabilecek. | Open Subtitles | لكن على الأقل سيكون قادر على المشي وقادر على حضن أحفاده |
Sadece kendi torunlarının değil, benim de büyükbabamdı. | Open Subtitles | إنه ليس جد أحفاده الحقيقين فقط إنه جدي |
Ama Tracy Jordan, torunlarının en sevdiği aktör. | Open Subtitles | (لكن شريكي سيكون (ترايسي جوردن نجم أحفاده السينمائي المفضل |
Böylece torunlarının iyi bir hayat süreceğini düşünmüş olacak. | Open Subtitles | بإخبارها أن أحد أحفادها ستعيش حياةً جيدة |
torunlarının yanına gitti. Pazartesi kadar da gelmez. | Open Subtitles | إنها مع أحفادها لن تعود حتى الاثنين |
Yani büyük torunlarının. | Open Subtitles | أحفادها لا أعتقد أنه سيأتي |
Atalarımızın hiçbiri oğullarının ya da torunlarının evliliğiyle gurur duymadı. | Open Subtitles | لم ير أي من أجدادنا... أبناءهم أو أحفادهم يتزوجون بفخر. |
Kucaklıyalım. Aslında, Öyle düşünüyorum -- ve iki koca baş parmağım var, pek iyi mesaj yazamam -- ama şuna bahse girebilirim, bizim çocuklarımızın ve onların torunlarının gerçekten ama gerçekten küçük çelimsiz baş parmakları daha kolay mesaj yazacaktır evrim tüm bunları düzeltecektir. | TED | في الواقع، أنا أعتقد، رغم أني امتلك أبهامين كبيرين، لا يمكنني ارسال الرسائل النصية جيداً ولكني مستعد على المراهنة على انه عبر النشوء و التطور ، ابنائنا و أحفادهم سوف يطوروا ، حقيقةَ، إبهامات أصغر. ليستطيعوا المراسلة بشكل أفضل، تلك الثورة ستصلح جميع الأمور. |
Beni torunlarının vaftiz törenlerine davet ediyorlar. | Open Subtitles | يدعوني لحفلات تعميد أحفادهم |
torunlarının seninle hapishanede tanışmasını mı istiyorsun? | Open Subtitles | أتريدين أن يقابلكِ أحفادكِ في السجن؟ |
torunlarının annesi. | Open Subtitles | والدةُ أحفادكِ. |
torunlarının gözülerinin önünde öldürülmelerini izledi. | Open Subtitles | لقد شاهدت حفيدها يُذبح أمام أعينها، |
Müvekkilimi hedef almayı bırakmazsan seni öyle bir davaya gömerim ki torunlarının torunları hâlâ masraflarını ödüyor olur. | Open Subtitles | لولمتتوقفعناستهدافزبوني , سارفع عليك الكثير من القضايا سأجعل أحفاد أحفاد أحفادك يدفعون الفواتير هل هذا واضح؟ |
Kendine veya torunlarının mirasına başka zararlar vermeden önce yalnız yaşamayı bırakacaksın. | Open Subtitles | لنفسك أو ميراث أحفادك ستتوقفين عن العيش وحدك |
torunlarının bu kaosta büyümesini mi istiyorsun? | Open Subtitles | كيف من الممكن ان تريدي ان يكبر احفادك في كل هذه الفوضى؟ |
Ama tüm param eski karıma, eski evime, eski karımın avukatlarına ve onların torunlarının torunlarına gidiyor. | Open Subtitles | ومحامي زوجتي السابقة وأحفادهم فيما بعد لذاإنلم تردالذهابلأمنا.. |