ABD'de yılda 7 milyar saati trafikte boş oturarak harcıyoruz. | TED | في الولايات المتحدة ، ننفق 7 مليارات ساعة في السنة ، تضيع في حركة المرور. |
Birkaç ay önce, bir Doğu Afrika şehrini ziyaret ediyordum ve trafikte sıkışıp kalmıştık. | TED | قبل عدة أشهر، كنتُ في طريقي لزيارة هذه المدينة في شرق أفريقيا، وعلقنا في حركة المرور. |
Evet, hep trafikte pislik yapan birini öldürmek istemişimdir. | Open Subtitles | نعم ، طالما رغبت بقتل الاغبياء الذين لا يعرفون القيادة بالزحام |
Puran bana haber verdiğinde trafikte takılmış bekliyordum. | Open Subtitles | بوران أخبرتنى الخبر حين كنت عالقاً فى زحمة المرور |
- Suyun dibindeki pislikte yatmak... - ...için trafikte saatler geçirmek mi? | Open Subtitles | الجلوس في الزحمة المروريّة لساعات حتى أستلقي فقط على التراب بقرب الماء؟ |
Öğrencilerime bazı şeylerin olduğunu öğretirdim- bilirsiniz bilgisayarlar bazı konularda tam olarak iyi değildirler-- trafikte araba sürmek gibi şeylerde. | TED | أنا اعتدت ان اعلم الطلاب أن هناك بعض الأمور، كما تعلمون، أجهزة الكمبيوتر ليست جيدة فيها، مثل قيادة سيارة في الزحام. |
Bugün trafikte takılıp kaldığın için özür dilerim. | Open Subtitles | آسف يا حبيبتي لتوقفك في في ازدحام المرور اليوم |
Siz TED kullanıcıları günlük seyahatlerinizde, her gün ortalama 52 dakikayı trafikte harcadığınızın farkında mısınız? | TED | هل تعلمون انكم .. انتم حضور مؤتمر تيد تقضون في المتوسط 52 دقيقة في اليوم في زحمة السير تضيعون وقتكم على المدى اليومي |
trafikte olman, traş olman ya da parkta oturman, umrumda değil. | Open Subtitles | لا يهمني إذا كنت عالقا في حركة المرور أو الحلاقة أو الجلوس على مقعد في حديقة |
Bu yoğun trafikte yetişmemize imkân yok. | Open Subtitles | لا الطريقة التي سوف تجعل من هناك من خلال حركة المرور ساعة الذروة سأدعو ماك |
Hayatım boyunca, trafikte sıkışıp kalmayı hiç bu kadar istememiştim. | Open Subtitles | ..لم أرغب أبداً في حياتي أن أُحشر وسط حركة المرور لهذه الدرجة |
Belki trafikte sıkışmıştır. Amirale soru soramayız. | Open Subtitles | ربما علق بالزحام انظر لا نستطيع استجواب العميد بانفسنا |
Ama trafikte kaldığında hareketsiz kalır. | Open Subtitles | لكن عندما تكون عالقا في زحمة المرور يتوقف الوقت |
Sorun şu ki ekip sizin arkanızda trafikte takıldı kaldı. | Open Subtitles | وهو ما يشكلّ مشكلة لأنهم عالقون في الزحمة المرورية خلفكِ |
Otobandaki trafikte sıkıştığın hâlde tenha bir yer mi diyeyim? | Open Subtitles | وأنها مكان موحش حتى إذا كنت عالقاً في الزحام على الطريق السريع؟ |
Muhtemelen trafikte daha hızlıdır. | Open Subtitles | غالبا سيكون أسرع مع ازدحام المرور |
Beni trafikte tehlikeli durumları haber veren çığırtkan olarak kullandılar. | Open Subtitles | لدرجة أن حراس الأمن كانو يغرونني لعبور الطريق وسط زحمة السير. |
trafikte o kadar beklediğimde en azından bana bir kaç ezilmiş beden gösterseler. | Open Subtitles | عندما أنتظر في المرور ،كل هذه المدة على الأقل يمكنهم أن يروني بعض الأجسام المشوهة |
Bu kadını trafikte bir görmelisiniz. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَرى هذه الإمرأةِ في المرورِ. |
Şey gibi, aslında bugün trafikte mahsur kalmadım. | Open Subtitles | إنّهامثل، أنّي في الواقع لم أكن عالقاً في إزدحام المرور اليوم |
Ayak parmağımı vurma ve trafikte kalmayla sınırlıyorum. | Open Subtitles | أحاول أنّ أحدّه بتعرضي لحادث مؤلم، أن أعلق في إزدحام مروري... |
trafikte sıkışmak özel gün için utanç verici olurdu. | Open Subtitles | سيكون شيئا محزنا أن تقضي يومك المميز وأنت عالق في الزحام المروري |
Böyle yoğun ama akıcı olan bir trafikte, trafik sıkışıklığına yol açan olaylar dizisini başlatmak için ufacık bir rahatsızlık yeterli. | TED | بهذه الحركة المرورية الكثيفة، ولكن الانسيابية، تحتاج فقط لاضطراب طفيف لتبدأ سلسلة الأحداث التي تسبب زحمة مرورية. |
Bir süre sonra New York'a döndüm ve Brooklyn köprüsünde trafikte kalmayı anlatan bu görseli yaptım. | TED | وبعد فترة، عدت إلى مدينة نيويورك، ورسمت هذه الصورة وأنا عالق في جسر بروكلين عند ازدحام مروري. |
trafikte zorlanmaz. | Open Subtitles | إنها تجتاز المرور في العادة |