| Sen, Cumartesi günü tutulmayı duydun, değil mi? | Open Subtitles | أنت سمعت عن الكسوف يوم السبت , أليس كذلك ؟ |
| tutulmayı durdurabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يستطيع أن يوقف الكسوف |
| Yarın tutulmayı mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل أنتِ قلقِة بشأن الكسوف غداً ؟ |
| tutulmayı tasvir etmenin ne güzel bir yolu! | Open Subtitles | يا لها من طريقة جميلة لوصف الكسوف! |
| Ama onun tek yapması gerek hesaplamaları yapıp tutulmayı beklemesiydi. | Open Subtitles | كلّ ما فعله هو التحقق من الرسوم البيانية، ورأي أنّ ثمّة كسوف قادم. |
| - Gözlük böylece tutulmayı izleyebiliriz. | Open Subtitles | -نظارات بحيث نتمكّن من مشاهدة الكسوف |
| Ama anne, tutulmayı kaçıracaksın! | Open Subtitles | ولكن أمي ستفوتين الكسوف |
| Bu bir tutulmayı kaçırmak gibi bir şey! | Open Subtitles | سيكون ذلك مثل إفتقاد الكسوف |
| Artık önemli değil zaten. Bugünkü tutulmayı kaçırdık. | Open Subtitles | ذلك نوعًا ما لا يهم الآن، فلقد فوّتنا كسوف اليوم. |
| O ve kız kardeşi Martha çok küçükken anneleri onlara tam güneş tutulmasını -- yok, parçalı tutulmayı -- gösterdi ve çok geçmeden ikisinin de gözleri bozulmaya başladı. | TED | عندما كان وأخته مارثا صغيرين جدا, أخذتهم أمهم لمشاهدة كسوف كلي -- أو في الواقع, كسوف جزئي -- وبعد ذلك بفترة قصيرة, بدأ كلاهما بفقدان نظرهما. |
| ve bu tutulmayı bekledik. | Open Subtitles | وانتظرنا كسوف القمر |