"tv'deki" - Traduction Turc en Arabe

    • على التلفاز
        
    • في التلفاز
        
    • في التلفزيون
        
    • على التلفزيون
        
    • على التِلفاز
        
    • التلفاز كانت
        
    Bu yüzden TV'deki gibi kötü bir adam olmayacağını düşünüyorum. Open Subtitles لهذا انا لا اعتقد انه سيء مثل الذين نشاهدهم على التلفاز
    TV'deki basın toplantısında muhteşemdin. Open Subtitles كُنتِ رائعةً على التلفاز في المُؤتمر الصحفي
    Şu TV'deki güzel sarışın gibi. Open Subtitles كان لديها شعر أشقر جميل مثل تلك المرأة على التلفاز
    TV'deki FBI ajanı her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Open Subtitles العميل الفيدرالي في التلفاز قال كل شيء على مايرام.
    Aynı TV'deki ikisi gibi. Open Subtitles تماماً كهذان الإثنان في التلفاز.
    Eğer şimdi bana silahını TV'deki gibi, yalnız iki parmağınla verebilsen, Open Subtitles الان، هل لك ان تسلمني سلاحك باصبعين فقط كما في التلفزيون
    TV'deki bir şeyin parodisiyle tamamen yeni bir şey yaratıldı. TED شيء جديد تماماً تم ابتكاره هنا من السخرية من شيء ما على التلفزيون
    Ve hazır konusu açılmışken, pek TV'deki gibi de görünmüyorsunuz. Open Subtitles و بينَما نَحنُ في هذا الموضوع أنتِ لا تَبدينَ هكذا على التِلفاز
    TV'deki aileler sürekli kucaklaşıyor ve meseleleri çözüyor. Open Subtitles عائلات التلفاز كانت تتعانق دوماً وتتعامل مع القضايا
    TV'deki hava durumcusu bile yarın ne olacağını bilemiyor. Open Subtitles خبير الأرصاد الجوية نفسه على التلفاز لا يعرف ماذا سيحدث.
    Sen de babana bir daha kablolu TV'deki açık saçık filmleri seyretmeyeceğini söylemiştin. Open Subtitles نعم، حسناً، أنت أخبرت أبّاك أنك لن تشاهد أفلام قذرة على التلفاز بعد الآن لا تغير الموضوع
    Maalesef, fazla kalamayacağım. Ama TV'deki program için aksesuarlarla nasıl tamamlayacağını görmeyi... - ...merakla bekliyorum. Open Subtitles إذاً, لسوء الحظ, لا يمكنني البقاء لكني أتطلّع لرؤية كيف هي الاكسسوارات التي ارتديتها معه لظهوركِ لأول مرة على التلفاز
    TV'deki hâlinle alakan yok. Open Subtitles أنت لا تشبهين ما أنت عليه على التلفاز أبدا.
    Bana bakıyorlar ve tek gördükleri şey TV'deki o kaçık kadın ya da oğulları ve kocalarını rehin tutan adamın karısı oluyor. Open Subtitles إنهم ينظرون الي وكل ما يرونه هو تلك المرأه المجنونه التي ظهرت على التلفاز أو زوجة الرجل الذي يحتجز ابنائهم
    TV'deki şu pilli tavşan gibi, sürekli gidiyorum, gidiyorum. Open Subtitles كذلك الأرنب على التلفاز ذو البطارية, أَستَمِر بالركض و الركض و الركض.
    Sen TV'deki şu herifsin. Eddie'nin Evi, değil mi? Open Subtitles انت ذلك الرجل الذي على التلفاز منزل ايدي ، اليس كذلك
    TV'deki kediye benziyor. Open Subtitles -ليس ذلك بل ذلك، الذي يشبه القط في التلفاز
    Amy Grant dinlemeye başlarsın, ama ondan önce şunu bil... saat gecenin üçü ve sen Visa kartını TV'deki o korkunç lavanta saçlı kaltağa veriyorsun. Open Subtitles لقد بدأت تستمعالى ايمي غرانت ولكن بعدها قبل ان تعلم... ...انها الساعه الثالثه مساء وقد حصلت على الفيزا كارد وستعطيها الى الى العاهره المخيفة في التلفاز دون شعرها المستعار
    Bu yüzden TV'deki muhabirlik işimi bırakıp "Derinlemesine Suriye" sitesini kurdum. TED لذلك تركت وظيفتي المهمة في التلفزيون لبدء موقع إلكتروني، يسمى "Syria Deeply."
    Dinle, TV'deki reklamları gördün mü? Open Subtitles إسمع، رأيت الإعلانات التجارية على التلفزيون ؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus