Evet ve biraz önce 13 milyon takipçisine şunu Tweet'ledi: | Open Subtitles | وهو قد غرد لتوه لـ 13 مليون متابع في تويتر. |
Jimmy Kimmel eninde sonunda videoyu popüler olabileceği kadar popüler yapan bu Tweet'i attı. | TED | جيمي كيميل نشر تغريدة تويتر هذه والتي ستقوم في الأخير بدفع الفيديو ليصير شعبيا كما هو الآن. |
Durum ne kadar kötü olursa olsun beni ara, bana mesaj at Skype'tan ara, Tweet'le. | Open Subtitles | أعني، مهما اَلت إليه الأمور من سوء هاتفتي، راسلني تراسلني بالسكايب بالتويتر |
Bir Tweet attığı an, istediği yere 2 saat içinde binden fazla kişi topluyor. | Open Subtitles | يمكنة أن يرسل بالتويتر ويجعل أكثر من ألف شخص أن يأتوا الى اي مكان خلال ساعتين |
Tweet atmayıp bana söylemeseydin haberim olmazdı ama söyledin ve haberim var. | Open Subtitles | إن لم تكتب تلك التغريدة ولم تخبرني لم أكن لأعلم لكنه حدث |
Akılda kalıcı bir Tweet yazıp videomuzu yayınlarsan sana bardağımı veririm. | Open Subtitles | أرسل التغريدة وارفع الفيديو أعطيك هذا الكوب هذا كان لذيذَا بالمناسبة |
Bu duruma göre Tweet'ler hikayelerin bir parçası haline geldi. | TED | التغريدات الحالية، في هذه الحالة، يصحبون جزءاً من القصة. |
Anlaşıldı. Demek... Tweet'in yeni klibi için başka birinden yardım isteyeceğim. | Open Subtitles | إذن أظن أن علي إيجاد شخص آخر لمساعدتي في فيديو تويتس |
23 Nisan 2013'te Associated Press, Twitter'da şöyle bir Tweet attı. | TED | إذن، في 23 أبريل من سنة 2013، نشرت وكالة أسوشيتد برس تغريدة على منصة تويتر |
Kızgınken her zaman yaptığım şeyi yaptım. Tweet attım. | TED | لذا فعلت ما أفعله عادةً عندما أكون غاضبة: نشرت تغريدة على تويتر. |
Götüm! Hemen Tweet atacağım. | Open Subtitles | إلهى مؤخرتى أنا سوف أتحدث عن هذا فى موقع تويتر |
Şu kızın Tweet'ine bakın. | Open Subtitles | اقرأي تعليق هذه المرأة بالتويتر |
Ayrıca, İnternet, cep telefonu, mesajlaşma Tweet'lemek, twitter'lamak... | Open Subtitles | إضافة، لا أنترنت هواتف نقّالة، رسائل قصيرة الزقزقة، اللكم على الوجه المراسلة بالتويتر... |
Sheldon'ın ders verdiği sınıftaki çocuklardan bir Tweet daha buldum. | Open Subtitles | (لقد وجدت شخص كتب بالتويتر من طلاب (شيلدون |
Ve sonraki Tweet ise: "Sahtekar Hillary'e ithaf edilmiş sayfa. | TED | وثم التغريدة المجاورة هي: "صفحة التفاني للمحتالة عديمة الضمير هيلاري. |
Mesela seçilir seçilmez Trump'ın Noel arifesinde attığı Tweet'i hayal etmeye çalıştım. | TED | على سبيل المثال، في اللحظة التي انتُخب فيها، حاولت أن أتخيل التغريدة التي سيُرسلها ترمب في مساء الميلاد |
Bu Tweet, Associated Press tarafından paylaşılan gerçek bir haber değildi. | TED | هذه التغريدة ليست خبرًا صحيحًا نشرته وكالة أسوشيتد برس. |
Doğru haberlerdeyse doğru Tweet'lere verilen yanıtlarda daha çok beklenti, neşe ve güven vardı. | TED | وأظهرت الأخبار الحقيقية نسبة أكبر من الترقب والفرح والثقة في الرد على التغريدات الحقيقية. |
Orada kaç Tweet olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمين كم عدد التغريدات التي تتحدثُ بهذا الشأن هناك؟ |
O zaman sanırım, Tweet'in video'su ile ilgili bana yardım edecek başkasını bulmam gerekecek o zaman. | Open Subtitles | إذن أظن أن علي إيجاد شخص آخر لمساعدتي في فيديو تويتس |