Malik bu kasetleri internetten yayınlarsa bir sürü şeyle uğraşmamız gerekecek. | Open Subtitles | إذا قام مالك بتسجيل هذه الأشرطة وقام بنشرهم ، سنتعامل مع |
O krizle uğraşmamız gerekirse, sırası gelince uğraşırız. | Open Subtitles | لو اضطررنا للتعامل مع الازمات سنتعامل معها |
Maisy, aynı yaşta çocuklarımız var, yani önümüzde birbirimizle uğraşmamız gereken yıllar var. | Open Subtitles | مايزي)، لدينا أولاد في نفس السن) مما يعني أننا سنتعامل معاً سنوات كثيرة |
Arılar komiktir. Gülmeseydik uğraşmamız gereken şey yüzünden ağlardık. | Open Subtitles | النحل مضحك، إن لم نضحك فسنبكي على ما يجب علينا التعامل معه |
uğraşmamız gereken tek şeyin kasırga olduğunu düşünüyorduk.. | Open Subtitles | لقد إعتقدنا أن كل ما يجب علينا التعامل معه هو إعصار |
Sürekli uğraşmamız gereken bir meseleye dönüşür. | Open Subtitles | وقد نضطر إلى التعامل معه إلى الأبد. |
Mm-hmm. Bu yarın uğraşmamız gereken bir şey. | Open Subtitles | هذا شيء علينا التعامل معه غداّ |
uğraşmamız gereken şey bu. | Open Subtitles | وهذا ما يجب التعامل معه |
Bu şu anda uğraşmamız gereken son şey. | Open Subtitles | -هذا آخر ما نحتاج إلى التعامل معه الآن |