Olan şey şu: şu anda oyunumun zirvesinde olmam gerekiyor ve eğer uyuyamazsam, oraya ulaşamayacağım. | Open Subtitles | الذي يجري أنه يجب علي الآن أن أكون في أعلى مستوى ولا أستطيع الوصول إلى أعلى مستوى إن كنتُ لا أستطيع النوم |
ulaşamayacağım kadar yüksek seviyeden konuşuyorsun, Pierre. | Open Subtitles | تستخدم منطق عالي جداً لا أستطيع الوصول إليه. |
Sana ulaşamayacağım tek yer, Kütüphane'ydi ama sen gidip hepimizi içeri aldın. | Open Subtitles | كانت المكتبة المكان الآمن الوحيد الذي لا أستطيع الوصول فيه إليك و بعد ذلك، ذهبت و جلبتنا جميعا إلى الداخل |
Beni odanın ortasına oturtup tüm eşyaları ulaşamayacağım yere çekiyorsun. | Open Subtitles | اجلسني في وسط الغرفة ابعد كل شيئ عن متناول يدي |
Molly benim ulaşamayacağım yerlere kaldırmayı deniyor. | Open Subtitles | تحاول مولي ان تجعلهم ليسوا في متناول يدي |
Bu fiziksel olarak imkansız. Dirseğin bile ulaşamayacağım bir yerde. Bana yardım eder misin? | Open Subtitles | ذلك فيزيائيا مستحيل حتى مرفقك بعيد عن متناولي |
Doktoruma ulaşamayacağım kadar uzak tabii ki. | Open Subtitles | ـ بأني لا أستطيع الوصول لطبيبي |
Betty'e ulaşamayacağım ve Marilyn işi bitmiş. | Open Subtitles | لا أستطيع الوصول إلى (بيتي) و(ماري) قتل |
Her şey zihnimde ama her nasılsa ulaşamayacağım kadar da uzakta. | Open Subtitles | كل شيء معروف لديّ ورغم ذلك بعيد عن متناولي. |