Önce alttaki suya ulaşmak için buzda bir delik açmaları gerekiyor. | Open Subtitles | أولا هم يجب أن يحفروا فتحة في الثلج للوصول الى الماء. |
Tanrı'ya şükürler olsun. Kitaptaki her numarayı birilerine ulaşmak için denedim. | Open Subtitles | شكرآ لله لقد جربت كل رقم في الكتاب للوصول الى احدهم |
O polis kayıtlarına ulaşmak için neden benim şifremi kullandığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف لماذا كُنتِ تستخدمين كلمة السرّ خاصتي للوصول لسجلات الشرطة |
Bu yüzden 9'a ulaşmak için 7 ekliyorsun ve tekrar karekökünü alıyorsun. | TED | إذن تجمع 7 للحصول على 9، ثم احسب الجذر التربيعي مرة أخرى. |
Savaşın parçaladığı Libya'nın barışa ulaşmak için umutsuzca ihtiyacı olan idealler bunlar olmalı. | TED | هذة هي المثل التي مزقتها الحرب في ليبيا في حاجة ماسة لتحقيق السلام. |
Belgeleri biliyor, gerçekleri biliyor, fakat bu sonuca ulaşmak için onları eğip büküyor. | TED | كان يعرف الوثائق، ويعرف الحقائق، ولكنه حرّفها ليصل إلى هذا الرأي. |
Sen yokluktan geldin ve bulunduğun konuma ulaşmak için çok çabaladın. | Open Subtitles | لم يكن لديك شيئا وعملت جاهدا لتصل إلى ما وصلت إليه |
Nazik ve sabırlı davranarak sana ulaşmak için elimden geleni yaptım. | Open Subtitles | لقد بذلت أقصى جهدي للوصول إليك بأن أكون لطيفا و صابرا |
Nazik ve sabırlı davranarak sana ulaşmak için elimden geleni yaptım. | Open Subtitles | لقد بذلت أقصى جهدي للوصول إليك بأن أكون لطيفا و صابرا |
Ama kuarkın büyüklüğüne ulaşmak için 1000 kez küçülmek gerekiyor. | Open Subtitles | لكن للوصول إلى حجم الكوارك فعلينا التكبير ألف مرة أكثر |
Suya ulaşmak için tek şansımızın oraya üstten girmek olduğunu anladım. | Open Subtitles | أدركت بأن فرصتنا الوحيدة للوصول إلى الماء كانت بالسقوط من الأعلى |
Sürekli çalışan, olduğu yere ulaşmak için herkesi yenen bir çocuk. | Open Subtitles | الفتى يعمل بجــد تغلب على كل غريب للوصول الى حيث أصبح |
Ve genellikle çevre yoldan ayrılmam ve evime ulaşmak için farklı yollara aramak durumundayım. | TED | وغالبا اجد نفسي مضطرا لترك الطريق المجاني والبحث عن طرق اخرى ذلك ما يحصل معي للوصول للمنزل. |
Devlet araştırmaları finanse ediyor ama daha sonra sonuçlara ulaşmak için tekrar ödeme yapıyoruz. Bu, iki kere ödeme yapmak gibi. | TED | إن كانت الحكومة تُمَوِّل البحوث الأكاديمية، لكن يتَعيّن علينا الدفع مرة أخرى للوصول لهذه النتائج، فكأننا ندفع مرتين. |
Sizce insanlar suya ulaşmak için daha ne kadar yürüyeceklerdir? | Open Subtitles | كم المسافه التي تتوقع أن يقطعها الناس للحصول على الماء؟ |
Nesnel veriye ulaşmak için yüksek sıklıklı gözetim yapabiliriz. | TED | يمكننا القيام برصد عالي التردد للحصول على بيانات موضوعية. |
Hedefinize ulaşmak için ihtiyacınız olan teknoloji bir tek burada var. | Open Subtitles | المكان الوحيد المتبقي مع التكنولوجيا التي تَحتاجُوها لتحقيق أهدافَكم هو هنا |
Sıklıkla, Avrupa'ya ulaşmak için hayatlarını tehlikeye atıyorlar. | TED | والكثير منهم، يخاطر بحياته ليصل إلى أوروبا. |
Tek ihtiyacın olan oraya ulaşmak için fazla finansmandı herhangi büyüklükteki bir bağışçı ile anlaşmayı reddettin, senin adına ben yaptım. | Open Subtitles | كل ما إحتجته كان مال إضافي لتصل لهذا لكنك رفضت بعناد أن تتعامل مع أي مساهم كبير لذا فعلتها من اجلك |
Ancak Güneş Sistemi'nin sınırına ulaşmak için 20.000 km daha yol almamız gerekiyor. | Open Subtitles | .. لنصل لأطراف النظام الشمسي .علينا أن نقطع مسافة 20 ألف كيلومتر أخرى |
Merkezime kadar ulaşmak için ne kadar yalamam gerekiyor acaba? | Open Subtitles | أنا أتسائل كم لعقة سيطلّب الأمر لأصل إلى طبقتي ؟ |
Otoyola ulaşmak için şu 3 blok yarıçaplı bölgeden geçmeleri gerekiyor. | Open Subtitles | عليهم أن يعبروا مدى الثلاثة الأبنية هذا ليصلوا إلى الطريق السريع. |
Büyük patikaya ulaşmak için düz git. | Open Subtitles | فقط إنعطفي يمينا فوق هناك لتصلي إلى الطريق الرئيسي |
Yani, onuncumuza ulaşmak için hızla dokuz kere geri çevrilmeliyiz. | Open Subtitles | اذن لكي تصل للمحاوله الناجحه يجب ان تسرع وتنسى المحاولات التسعه السابقه |
Anneme ulaşmak için bölgeyi bu şekilde kontrol ettiler demek ki. | Open Subtitles | يجب ان يكونوا يسيطرون على المنطقة للقبض على والدتي |
Çok istediğim şeye ulaşmak için bedel ödüyorum, bundan pişman değilim. | Open Subtitles | أنا أدفع الثمن، لأحصل على ما أريد. لذلك لستُ نادم |
O yüzden sana bir seçenek sunuyorum, ya aygıta ulaşmak için beraber çalışırız ya da ekibinden üyeleri öldürmeye başlarım. | Open Subtitles | لذا , انا أعرض عليكم خيار إما نعمل سوياً من أجل الوصول للجهاز أو سأبدء بقتل أعضاء فريقك |
Bu hayale ulaşmak için hayatım boyunca elimden geldiği kadarını yaptım. | TED | لذلك بذلت كل جهدي من أجل تحقيق ذلك الحلم. |
Rahim içine ulaşmak için sizi kesecekler. | Open Subtitles | يتضمن شقّ بطنكِ وصولاً إلى الرحم ؟ |