| Tamam ama dağın zirvesine ulaştığında başka bir dağı gözüne kestirmen gerekmez mi? | Open Subtitles | أجل، لكن عندما تصل إلى قمة جبل، ألن يكون الوقت لتسلق واحد آخر؟ |
| Parçacıklar yola ulaştığında, bir çeşit engeli hissediyorlar ve karşısında dusaksıyorlar. | TED | عندما تصل هذه الحسيمات إلى الطريق، إنها تشعر بنوع ما من العوائق، و ترتد عنه. |
| Ve o geri sayım sıfıra ulaştığında, hayal edilemez büyüklükte güç serbest bırakılacak. | Open Subtitles | وعندما يصل ذلك العد التنازلي إلى صفر سيُطلق العنان لسلطة لا يمكن تصورها |
| Evet ama geçit, sadece ay en tepeye ulaştığında açılırmış. | Open Subtitles | أجل، ولكنْ لا تُفتح البوّابة إلّا عندما يصل القمر لذروته |
| Görünüşe göre, yıkım eki Chengyi şehrine ulaştığında 30.000 kişilik Qi ordusu ilerleme fırsatını ele geçirecek ve dünyayı kaosa sürükleyecek. | Open Subtitles | على ما يبدو حملة هدم مرة واحدة تصل إلى مدينة شانجي جيش كي سيغتنم الفرصة للزحف في بجيش من ثلاثون الف |
| Kaya yığınları dağ boyutuna ulaştığında çekim gücü süreci hızlandırır. | Open Subtitles | عندما وصلت أكوام الصخور لحجم الجبل تسرّع الجاذبية هذه العملية |
| Birincisi, sürgünler iki veya üç santimetre boyuna ulaştığında, ikincisi, çiçeklenmeden hemen önce veya sonra, ve üçüncüsü bir ay sonra. | Open Subtitles | الأولى عندما تصل الرشه بطول 2 أو 3 سنتيمتر الثانيه قبل أو بعد الإزدهار |
| Aşağı ulaştığında tüm yapacağın, kabloyu kesip, ağırlıkları bırakıp geri dönmek. | Open Subtitles | عندما تصل هناك كل ماعليك فعلة قطع سلك واحد ونزع هذه الأوزان والعودة |
| ulaştığında, muavin sana sınır karakoluna gitmen için bir taksi bulur. | Open Subtitles | عندما تصل لهناك ، السائق سيجد لك سيارة أجرة للوصول إلى الحدود |
| Yangının sıcaklığı 500 dereceye ulaştığında oksijenle buluşursa duman parlayıp alev alır. | Open Subtitles | عندما تصل درجة حرارة النار حاولي 932 درجة فاهرنهايت أضف عليها الأوكسيجين وستشتعل الأدخنة متفجرة |
| Her biri yörüngeye ulaştığında bırakacağı 12 AG-3 taşıyorlar. | Open Subtitles | كل منها يحمل 12 مدفعا ستبدأ فى العمل عندما تصل إلى المدار |
| At, kaleye ulaştığında, bu kumaş prensin şüphelenmesine yol açacak. | Open Subtitles | أذهب بمجرد أن يصل الجواد الى القلعه فالقماش سيجعل الأمير يشك |
| Elliye ulaştığında, bundan arkadaşlarına da tattır. | Open Subtitles | ، عندما يصل إلى 50 ألق الطُعم ، إلى أصدقـائك |
| 50'ye ulaştığında arkadaşlarının ağzını biraz tatlandır. | Open Subtitles | ، عندما يصل إلى 50 ألق الطُعم ، إلى أصدقـائك |
| Tok'ra gezegene ulaştığında, olabildiğince hızlı biçimde yeraltına gireriz. | Open Subtitles | عندما يصل التوك رع لكوكب ننزل تحت الأرض بأسرع ما يمكن |
| Mağazalara ulaştığında büyük bir başarı sağladı. | TED | لقد كانت لعبة مطلوبةً جدًا عندما وصلت الأسواق. |
| Adamlarımız ulaştığında, kurbanı canlandırmaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | عندما وصل رجالنا هناك، كان يحاول إنعاش الضحية. |
| Oraya ulaştığında benim için bir içki iç. | Open Subtitles | حسناً, تناول الشراب من أجلي عندما تصل الى هناك |
| Geçit'e ulaştığında, ayrılma zamanı. | Open Subtitles | عندما تصلين إلى الترانزيت فإنه وقت للإفتراق |
| Güneş gökyüzünde doğru açıya ulaştığında odaklanmış bir ışık demeti aynalardan sekerek ışık dağıtıcına çarpacak ve vampirin uyuduğu büyük odayı aydınlatacak. | TED | حينما تصل الشمس الزاوية اليمنى من السماء، سينعكس شعاع ضوئي مركّز على طول المرايا ويضرب الموزع، فيضيء الغرفة الكبيرة حيث ينام مصاصي الدماء. |
| Parçalanmakta olan son proton titreşmeyi bırakıp evren, ısıl dengeye ulaştığında da orada olacağız. | Open Subtitles | عندما يتحلل آخر بروتون ،ويتوقف عن الإهتزاز ،ويغرّق الكون في موجات الموت سنكون هناك أيضاً |
| 10 bine ulaştığında ne olacak peki? | Open Subtitles | إذاً مالذي سيحدث عندما تصلُ لـِ 10،000 |
| Her neyse, eve ulaştığında eğer çok geç olmazsa beni ara, tamam mı? | Open Subtitles | على أي حال، اتصلي بي بمجرد الوصول إلي المنزل، إن لم يكن الوقت متأخراً, اتفقنا؟ أنا أحبك. |