Ama bir herif vardı ki asla unutamayacağım bir orospu çocuğuydu. | Open Subtitles | لكن كان هناك رجل وحيد ذلك الوغد الذي لن أنساه أبداً |
"Jacob'la birkaç hafta geçirdikten sonra bana hayatım boyunca unutamayacağım bir şey söyledi." | Open Subtitles | نعم بعد قضاء بضعة أسابيع مع جيكوب، أخبرني بشيء لا يمكن أن أنساه |
13 Ekim 2012, asla unutamayacağım bir gündü. | TED | كان الثالث عشر من أكتوبر عام 2012 يوماً لن أنساه أبداً. |
Asla unutamayacağım 4846 ad ve vaka. | Open Subtitles | و ثمّة 4,846 قضايا و أسماء لن أنساها مطلقاً |
inanın ki, bu asla unutamayacağım meyveli bir pasta gibi. | Open Subtitles | هل يمكنك أن تعطينا أوصافه ؟ أه، صدقني هذا الحقير لديه وجه لا يمكن نسيانه |
Bu unutamayacağım bir şölen. Ama Kırık El ile tanışmayı umuyordum. | Open Subtitles | انها وليمة لن انساها ولكن كان بودي ان ارى بروكن هاند |
Burada unutamayacağım milyonlarca anım var, ...ve eğer bir gün cinayetle suçlanırsanız Legal Aid'de beni | Open Subtitles | هناك ملايين الذكريات لن أستطيع نسيانها ولو أتهمتم فى قضية قتل ستجدونى جاهزه للمساعده |
Beni güzelce patakladıktan sonra tepemde dikildi ve asla unutamayacağım bir şey söyledi. | Open Subtitles | وبعد ما قام بضربي وتوبيخي, وقف امامي وقال شيئاً لن انساه مُطلقاً. |
Cihazımın, gece vakti, büyükbabamın ayakta gezindiğini ilk yakalayışı asla unutamayacağım bir şey. | TED | الشيء الذي لن أنساه أبدًا هو حين كشف جهازي لأول مرة تجول جدي ليلًا. |
O gün çok korkmuştum, unutamayacağım bir gün. | TED | لقد كنت خائفة جدا ذلك اليوم، يوم لن أنساه ما حييت. |
Genç olanını asla unutamayacağım. | Open Subtitles | واحد في جلد الغزال الأبيض أنا لن أنساه أبدا. |
Sağ ol. unutamayacağım ikinci iyiliğin bu. | Open Subtitles | شكراً لك , هذا معروف آخر لن أستطيع أن أنساه |
Tüm hayatım asla unutamayacağım o gün de değişti. | Open Subtitles | وقد غـَيَّرَتْ فعلا جميع حياتي كان يوما لن أنساه أبدا |
2007 yılında ise tabi ki hiç bir zaman unutamayacağım bir final maçı vardı. | Open Subtitles | كان هناك نهائي للدوري في 2007 لن أنساه أبداً |
Sana söylemem gerek, ...asla unutamayacağım bir gece yaşattın bana. | Open Subtitles | يجبُ أن أخبرك، لقد منحتني ليلةً لن أنساها أبداً. |
- İşte bu kısa zamanda unutamayacağım bir kız. | Open Subtitles | الآن ، تلك فتاة لن أنساها في أى وقت قريب |
Bana asla unutamayacağım şeyler yaptılar. | Open Subtitles | .. لقد فعلوا بي أشياءاً لن أنساها أبداً |
Sonra da, bir daha asla unutamayacağım bir şey söyledi. | Open Subtitles | وبعد.. ، قالت شيئاً لَن أتمكّن مِن نسيانه. |
unutamayacağım kadar kötü bir duygu. | TED | ولكنه إحساس لا يمكنني نسيانه تماماً. |
Birlikte hiç unutamayacağım anlar yaşadık. | Open Subtitles | كانت لدينا بعض الأوقات الرائعة معاً والتي لن انساها ابداً |
Asla unutamayacağım efsane bir buluşma gecesi geçirdik. | Open Subtitles | وحصلنا على ليله اسطوريه من التواصل التي لن انساها |
Problemlerim unutamayacağım gibiyse de elimdeki görev beni içine yeteri kadar çekemiyorsa da çekebilecek başka bir şey vardı. | Open Subtitles | والمشاكل كبيرة جدًا ليتم نسيانها إذا كانت المهمة لا تشغلني بما يكفي فعلي فعل شيء آخر |
Sen, benim unutamayacağım tek kişisin! | Open Subtitles | ويتناي , انت الشخص الذي لن انساه ابدأ |