| uyuşturucu ve şizofreni, ele geçirilme gibi görülen 2 ortak dert. | Open Subtitles | حسنا,ادمان المخدرات و انفصام الشخصية هما أمران غالبا يظهران كتلبس شيطاني |
| Bu aşağılık heriflerden hangisini arasak kıçlarına kadar uyuşturucu ve silah doludur. | Open Subtitles | اذا فتشنا أى شخص من هؤلاء المتسكعين سنجد برميلا من المخدرات و الاسلحه |
| Bu vakada, uyuşturucu ve alkolle zehirlenmiş. | Open Subtitles | التفاعل الاجتماعي للصبية المراهقين في هذه الحالة,مخمورين بسبب الكحول و المخدرات |
| Arabada uyuşturucu ve alkol bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا مخدرات و زجاجة بها مشروب كحلى بالسيارة |
| Size borcum olan para, kirli para Çoğunlukla uyuşturucu ve fuhuş'dan geliyor | Open Subtitles | المال المدين أنا به لك هو قذر يأتي معظمه من الجنس والمخدرات |
| Adam kötü notlar, uyuşturucu ve hırsızlık yüzünden okuldan atılınca otelde kalmaya başlamış. | Open Subtitles | عندما طرد آدم من المدرسة بسبب العلامات السيئة و حيازة المخدرات و السرقة بدأ يقيم بالفندق |
| uyuşturucu ve alkol sorunu bu odada çok sık.. | Open Subtitles | تعالج في نفسك بتعاطي المخدرات و شرب الكحوليات |
| uyuşturucu ve mafya dostların için daha az endişelenmen gerek. | Open Subtitles | أنت بحاجة ألا تقلق بخصوص أصدقائك من عصابات المخدرات و المافيا |
| uyuşturucu ve silah satıcılarının pis paralarını temizliyor. | Open Subtitles | أنه يقوم بتبييض الأموال لتجار المخدرات و مهربي الاسلحة |
| O kadar uyuşturucu ve alkollü araba kullanmalar. O kadar çok utanılacak şey yaptım ki. | Open Subtitles | تعاطي المخدرات و القياده تحت تأثير الكحول فعل اشياء كثيره انا نادمه عليها |
| Seks, uyuşturucu ve müzik, değil mi? | Open Subtitles | الجنس و المخدرات و الروك أند رول،أليس كذلك ؟ |
| İkimiz de biliyoruz ki yaptığı işlerden insan ticareti, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, adını sen koy yakalanmıyor çünkü işlerini tehlikeye atacak kişileri öldürüyor. | Open Subtitles | الان كلانا يعلم أن السبب الوحيد لعدم إلقاء القبض عليه للإتجار بالبشر و المخدرات و السلاح |
| Cinayet, çocuk kaçırma mezarlarına uyuşturucu ve para gömmek? | Open Subtitles | القتل والخطف دفن النقود و المخدرات في قبورهم؟ |
| Alkol, uyuşturucu ve şiddete yer yok. | Open Subtitles | بدون شرب,بدون مخدرات و بالتأكيد بدون عنف |
| Zamanı geldi. Tamam, Fadhil adında uyuşturucu ve silah satıcısı var. | Open Subtitles | حان الوقت حسناً لدينا تاجر مخدرات و أسلحة إسمه فضيل |
| Bence, fahişe, uyuşturucu ve porno dolu bir ev öyle değil. | Open Subtitles | لم أعتقد أن منزلاً للدعارة... والمخدرات والمواد الإباحية كان كذلك. |
| Benim babam da hapse girmişti orada uyuşturucu ve fuhuşla geçirdi hayatını. | Open Subtitles | وقاده السجن إلى حياة ملؤها العهر والمخدرات |
| Kan panelinde de uyuşturucu ve toksin bulunmamış. | Open Subtitles | و تحليل الدم أثبت عدم وجود المخدرات أو السموم |
| 2001 yılında 17 yaşındayken, uyuşturucu ve silah bulundurmadan hapiste kalmış. | Open Subtitles | تم حبسها في عام 2001 بعمر السابعة عشر لحيازتها المخدرات والأسلحة |
| Beni uyuşturucu ve kadın bulabileceğim bir yere götür. | Open Subtitles | اريدك ان تأخذني لمكان اجد فيه بعض المخدرات وبعض النساء |
| DEA ve ATF ajanları, bana destek sağlamanın yanı sıra... uyuşturucu ve silahlar için buradalar. | Open Subtitles | ومكافحة المخدرات , ومكافحة الأسلحة والممنوعات بالاضافة الى رجوعى الى هنا من اجل تجارة المخدرات والأسلحة |
| 11 yaşında sigara içmeye başladım ve hemen sonra da kendi uyuşturucu ve alkol maceram başladı. | TED | عندما كان عمري 11 سنة، بدأت بالتدخين، التي بعد فترة وجيزة أدت إلى تجاربي الخاصة مع المخدرات والكحول. |
| KaçakçıIık, uyuşturucu ve kaçak organ trafiğinin operasyon merkezi gibidir. | Open Subtitles | إنها قاعدة عمليات مهربي البضائع و التجارة بالمخدرات و التجارة بالأعضاء الغير شرعية |
| uyuşturucu ve seks ticareti geçmişi var. | Open Subtitles | كان لديه تاريخ من تجارة المخدرات والجنس. |
| Bunlar adadan şifalı bitkiler. Belli uyuşturucu ve zehirleri dengeleyen etkileri var. | Open Subtitles | إنّها أعشاب طبيّة من الجزيرة، هم ترياق لنوعيّات معيّنة من المخدرات والسموم. |