Kendimi bu durumdan uzaklaştırmak yerine ne yaptım? | TED | عوضاً عن إبعاد نفسي عن هذا الموقع ماذا فعلت؟ |
Herkes beni dinlesin. Yapmamız gereken tek şey geçidi dünyadan mümkün olduğunca uzaklaştırmak. | Open Subtitles | أسمعوني كل ما نحتاجه إبعاد البوابة بما يكفي عن الأرض |
Artık insanları kendimden uzaklaştırmak engellemek ya da her şeyi mahvetmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد إبعاد عني ثانية لا أريد تخريب وإفساد هذا كله |
Muhafızlar erkekleri uzaklaştırmak için cesaretli olmalı... ... çünkü kamyon kolayca devrilebilir. | Open Subtitles | يجب أن يكون الحراس جريئين لإبعاد الذكور لأن بإمكانها تحطيم الشاحنة بسهولة |
Bizi gerçek bombadan uzaklaştırmak için ama bu onu uzaktan etkisiz hale getirmek için bir anahtar. | Open Subtitles | انها كانت فخ لابعادنا عن القنبلة الحقيقية ولكن زر الايقاف هذا يستخدم لتعطيلها عن بعد |
Yanılmışım. Seni Polis Birliği'nden uzaklaştırmak bir hataymış. | Open Subtitles | لقد كان خطأ أن أبعدك عن الشرطة |
Yüzbaşı Brown, zaten burda çok az kalıyorsunuz, sizi uzaklaştırmak... istemem ama, bu Cuma Manchester'a gidebilir misiniz? | Open Subtitles | كابتن براون ,لا أود إبعادك من كرانفورد و أنت لا تتواجد هنا سوى قليلاً لكن هل ستكون في مانشستر هذه الجمعة؟ |
Ama şu an yapmaya çalıştığın kendini kayıplardan uzaklaştırmak ve bunu anlıyorum. | Open Subtitles | هو ابعاد نفسك عن اى خسارة اخرى و انا افهم الامر انا اقوم بنفس الشىء انا لست بعض الجناة الذين تحاول ان تتعلق بهم |
Anne ve babası, onları arama tehlikesini göze alamıyorlar çünkü kurtulan iki yavruyu, yırtıcılar gelmeden hızlıca uzaklaştırmak zorundalar. | Open Subtitles | لا يستطيع الأبوان المخاطرة بالبحث لأنهما يحتاجان إبعاد صغيريهما الناجيين سريعًا قبل أن يصل المفترسون |
Sadece yapmayı plânladığın o büyük düğünden aklını uzaklaştırmak istiyorum. | Open Subtitles | أوه أنا فقط أحاول إبعاد تفكيرك عن حفل الزواج الكبير الذي تخططين له |
Chuck'ı doğduğumdan beri tanıyorum ve insanları kendinden uzaklaştırmak konusunda ondan iyisini görmedim. | Open Subtitles | أتدري، أعرف (تشاك) حياتي بأسرها وهو أفضل من أي شخص في إبعاد النّاس |
Başardığım tek şey insanları kendimden uzaklaştırmak. | Open Subtitles | كل ما أفعله هو إبعاد الناس عني |
Başardığım tek şey... insanları kendimden uzaklaştırmak. | Open Subtitles | كل ما أفعله هو إبعاد الناس عني |
Tek bildiğin insanları uzaklaştırmak. | Open Subtitles | كل ما تعرفين فعله هو إبعاد الناس عنك |
Bilgisayarları çalmak sadece şüpeyi kendisinden uzaklaştırmak için yapılmış olabilir. | Open Subtitles | سرقة الأجهزة ربما كان طريقةً لإبعاد الناس عن مصدر الشبهة |
Bizi gerçek bombadan uzaklaştırmak için ama bu onu uzaktan etkisiz hale getirmek için bir anahtar. | Open Subtitles | انها كانت فخ لابعادنا عن القنبلة الحقيقية ولكن زر الايقاف هذا يستخدم لتعطيلها عن بعد |
Seni uzaklaştırmak için ne kadar uzaklaştırsam da sen hep oradaydın. | Open Subtitles | لا يهم، كم حاولت أن أبعدك ولكنّك... كنت دائماً متواجد |
İsteyeceğim son şey seni çocuklarından uzaklaştırmak. | Open Subtitles | آخر ما كنت أريد القيام به هو إبعادك عن أولادك |
Şunu vurgularım ki müvekkilimi uzaklaştırmak.. | Open Subtitles | وأود أن أؤكد فقط ان ابعاد موكلي |
Kız arkadaşımı benden uzaklaştırmak için hamileymişsin gibi rol yaptın. | Open Subtitles | تظاهرتِ بالحمل لتبعدي عنّي صديقتي. |
İlk adım, tartışmanın şartlarını genişletmek ya bu ya şu ikilem çerçevesinden uzaklaştırmak. | TED | الخطوة الأولى هي توسيع شروط النقاش بعيدًا عن إطار إما هذا أو ذاك. |