Ama herhalde Pike's Hole, gidip kontrol edemeyeceğiniz kadar uzakta değil. | Open Subtitles | من المؤكد أن بايكس هول ليست بعيدة جدا يمكنك الذهاب هناك لتتأكد |
Khanka Gölü çok uzakta değil. Orada çok uzun kalmayacağız. | Open Subtitles | بحيرة خانكا ليست بعيدة لن نبقى هناك طويلا |
uzakta değil. Hemen dağın arkasında, atla yaklaşık yarım günlük yol. | Open Subtitles | إنه ليس بعيداً , يقع خلف الجبل حوالي مسيرة نصف يوم |
Geçen sene şampiyonayı kazandığım sahadan çok uzakta değil. | Open Subtitles | أنا ذاهب إلى هناك الآن إنه ليس بعيداً من حديقة الجامعة حيثما فزت على الجامعة كلها العام الماضية |
Buradan pek uzakta değil, isterseniz sizi bırakabilirim. | Open Subtitles | طالما إنه ليس بعيد جدّاً يمكنني منحكِ توصيلة |
onları bulamadım ama bunu buldum buradan çok uzakta değil | Open Subtitles | لا يمكننى ان اجدة لكنى وجدت هذا ليس بعيدا عن هنا |
Güvenli ev uzakta değil. 110. | Open Subtitles | المنزل ليس ببعيد اتجه جنوباً نحو الطريق السريع 110 |
Geçen yıl valinin demir yumruğuyla yönetimde olduğu başkanlık binasından çok da uzakta değil. | Open Subtitles | ليست بعيدة عن مبنى المدينة هُنالك حيث استُبعد المحافظ بقبضة من حديد العام الماضي |
Biliyorsun, küçük kızı buradan fazla uzakta değil. | Open Subtitles | أتعرف ، إبنتها الصغيرة ليست بعيدة عن هنا |
Hayır, onlar binlerce yıl önce öldüler. Ama uygarlıkları, şu an buludundğumuz yerden çok uzakta değil. | Open Subtitles | لا, لقد ماتوا من آلاف السنين و لكن حضارتهم ليست بعيدة عما نحن به الآن |
Hayır helikopter için fazla yukarıdayız. Ama sizi uygun noktaya götüreceğiz. Buradan fazla uzakta değil. | Open Subtitles | لا , ولكننا على اتصال بها سنأخذكم الى المحطة , وهى ليست بعيدة من هنا |
Uçak tam üstümüzde çok şükür ki çok uzakta değil. | Open Subtitles | الطائرة فوقنا تماما نأمل أنها ليست بعيدة جدا. |
Merkez şu yönde, parkın arkasında. Çok uzakta değil. | Open Subtitles | المركز من هذا الإتجاه خلف المتنزه، ليس بعيداً |
Kalacak yeni bir yer buldum. Buradan çok uzakta değil. | Open Subtitles | تعلمين وجدت بيتاً جديداً، ليس بعيداً من هنا. |
Çok kolay, onu görecek kadar yakında olmalısın ama gözden kaybedecek kadar uzakta değil. | Open Subtitles | إنّه سهل، فقط عليكِ البقاء بعيدة كفاية كي لا يراكِ، ولكن ليس بعيداً جداً لدرجة أن تفقديه |
Ofisim dairenden çok uzakta değil ne demek isteğimi biliyorsun. | Open Subtitles | "مكتبي ليس بعيداً جدّاً عن شقتك إذا فهمت ما أعنيه." |
uzakta değil. | Open Subtitles | لا يجب عليك أن تذهب لمنزلك بسببي أنه ليس بعيد |
- Pek uzakta değil. Oradan yardım anonsu da yapabiliriz. | Open Subtitles | ليس بعيدا ويمكننا الاتصال بالطوارئ |
Cesedinin bulunduğu bina, klinikten çok uzakta değil. | Open Subtitles | المبنى الذي عثرنا فيه على جثته ليس ببعيد عن العيادة |
Missy o kadar uzakta değil. Çığlıklarını sen de duydun. | Open Subtitles | ميسي ليست ببعيدة من هنا لقد سمعتم صراخها |
Köşede fare kapanları var, çocukların uyuduğu yerden uzakta değil. | TED | ومصائد فئران ضخمة موضوعة في زواية الغرفة، ليس بعيدًا جدًا من مكان نوم الأطفال. |
Demek ki katil fazla uzakta değil? | Open Subtitles | اذن, القاتل لم يبتعد كثيرا ؟ |
Bu taraftan bir kilometre bile uzakta değil. | Open Subtitles | ليس أبعد من ميل في هذا الإتّجاه |
uzakta değil. Eski bir kasabada. | Open Subtitles | ليس بعيداًمن هنا , إنها مدبغة جلود قديمة |
Çok uzakta değil. | Open Subtitles | إنها ليس بعيدة. |
Yok yok. Hastane pek uzakta değil. | Open Subtitles | لا بأس ، المستشفى ليست بعيده عن هنا |
Bu astım spreyinin sana yardım etmeyeceği şiddetli aşama çok uzakta değil. | Open Subtitles | لن يطول الأمر حتى تتعرض إلى نوبات حادة والاستعانة بالمنشاق |