O tuhaf çizgisiyle gökyüzü.... ...sonsuza dek uzanıyordu. | Open Subtitles | مع هذا نفاث واحدة طويلة تمتد بعيدا عن الأنظار. |
Uzun gölgeler çimenler boyu uzanıyordu ve yapraklar yukarıdan, altın sarısı ışıltılarını damlatıyordu. | Open Subtitles | "الظلال الطويلة تمتد على المرج" "ومن فوق الأوراق تسقط قطراتها التي تحتوي على وميض الأخضر الذهبي". |
Ceset, ilk olarak burada uzanıyordu. | Open Subtitles | هنا حيث كانت الجثة مستلقية في البداية |
Silahına uzanıyordu. Silahına uzandığını sandım! | Open Subtitles | لقد كان يحاول الوصول لمسدسه لقد أعتقدت أنه .. |
Auschwitz'e 35 kilometrelik bir alan içinde bulunan maden ocağı ağı Avrupa'daki en zengin kömür damarlarından bazılarına kadar uzanıyordu. | Open Subtitles | "ضمن 20 ميل من"آوشفيتس ترقد شبكة من الأنفاق التى تصل إلى بعض من أغنى شقوق الفحم في أوروبا |
O cesur maceraperest, onu sevmek için uçurumları aştı ve onun kollarında soğuk ve cansız uzanıyordu. | Open Subtitles | تلك مجازفة شجاعة، قطع الخليج ليحبها مستلقياً ويشعر بالبرد وقلة حيلة اليد |
Ekmeğe uzanıyordu kaçık karı! | Open Subtitles | -كان يقصد الطعام أيتها الجبانة المجنونة ! |
Önlerinde dünyanın en uzun dağ sıralarından biri uzanıyordu. | Open Subtitles | امتدت أمامهم واحدة ،من أطول سلاسل العالم |
Tanımıyorum, yolda baygın halde buldum. Öylece uzanıyordu. | Open Subtitles | لا أعرفه، رأيته فاقدًا الوعي في الشارع فجئت به لهنا. |
Kocamandı, cennete uzanıyordu ve sabah ışığının tadını çıkarıyordu. | Open Subtitles | ضخمة. تمتد إلى السماء وتلتمس ضوء الصباح |
Birliklerin toplanma bölgeleri İngiltere'nin güney kıyıları boyunca uzanıyordu. | Open Subtitles | ...(نقاط الأنطلاق بالنسبه لعملية (السيد الأعلى (كانت تمتد بطول الساحل الجنوبى لـ (أنجلترا... |
Stalingrad, Volga'ya bakan yüksek yarlar üzerine kurulmuştu ve batı kıyısı boyunca 25 km uzanıyordu. | Open Subtitles | ستالينجراد) مدينه بُنيت على هضبة شديدة) (الأنحدار تطل مباشرةً عـلـى نـهـر (الـفـولـجـا و كانت تمتد لمسافة 25 كيلومتر عـلـى طـول ضـفـتـه الـغـربـيـه |
İmparatorluk, kutsal Medine ve Mekke şehirlerini barındıran uçsuz bucaksız çöl bölgesi Hicaz'a kadar Aarabistan'ın bir ucundan diğer ucuna uzanıyordu. | Open Subtitles | حيث تمتد أمبراطوريتها عبر الجزيرة العربية وصولاً للحجاز في منطقة صحراوية شاسعة تقع فيها المدن المقدسة (مكه) و (المدينة المنورة) |
Arka koltukta uzanıyordu. | Open Subtitles | لقد كانت مستلقية في خلف السيارة. |
Sokakta uzanıyordu. Tamamen parçalanmıştı. | Open Subtitles | كانت مستلقية على الشارع |
Jules sanki beni bekler gibi yatağımda uzanıyordu. | Open Subtitles | جولز) كانت مستلقية في السرير بأنتظاري) |
- Bir şeye uzanıyordu. - Lütfen, bırakın yardım edeyim adama. | Open Subtitles | كان يحاول الوصول لشيء - رجاءً، دعني أساعده - |
- Bir şeye uzanıyordu. - Lütfen, bırakın yardım edeyim adama. | Open Subtitles | كان يحاول الوصول لشيء - رجاءً، دعني أساعده - |
Burada uzanıyordu, her yerde kan vardı ve o burada uzanıyordu öylece hiçbir şey yapamadan. | Open Subtitles | وكانت... كانت ترقد هنا وحسب ولم تستطع فعل اي شئ |
O... Orada uzanıyordu... | Open Subtitles | كانت ترقد هناك |
Geçen sene sadece bir kez seks yaptık, onda da öylece uzanıyordu. | Open Subtitles | لقد حظينا بمداعبة لمرة واحدة في السنة الماضية وكان مستلقياً حينها |
Kan basıncını ölçtüğümüz iki seferde de uzanıyordu. | Open Subtitles | لقد كان مستلقياً عندما قسنا ضغط دمه بالمرّتين |
Ekmeğe uzanıyordu kaçık karı! | Open Subtitles | -كان يقصد الخبز أيتها الجبانة المجنونة ! |
Önlerinde dünyanın en uzun dağ sıralarından biri uzanıyordu. | Open Subtitles | امتدت أمامهم واحدة ،من أطول سلاسل العالم |
Tanımıyorum, yolda baygın halde buldum. Öylece uzanıyordu. | Open Subtitles | لا أعرفه، رأيته فاقدًا الوعي في الشارع فجئت به لهنا. |