Sadece üç kişinin öldürüldüğünü ve kafalarının vücutlarından ayrı olarak bulunduğunu anlattılar. | Open Subtitles | فقط بأن هناك ثلاثة مقطوعى الرأس فى الخلاء رؤوسهم وجدت مفصولة عن أجسادهم |
Çinliler eskiden insanları vücutlarından küçük et parçaları keserek idam ederlerdi. | Open Subtitles | يستخدم الصينيون طريقة لإعدام الناس ألا وهي قطع قطع صغيرة من لحم أجسادهم |
Bu savaşçı çocukları, böylesine büyük bir savaşta eğitmenin en kötü yanı etlerinin vücutlarından ayrılması değil. | Open Subtitles | أسوأ شيء عند علاج الفتيان المحاربين في الحرب العظيمة لم يكن في كون أجسادهم ممزقة |
Beni öptü. Sporcuların ateşli vücutlarından bahsetti. | Open Subtitles | وجلسنا نتكلم عن العاهرات ذوات الأجساد الرهيبه |
Kafalar, vücutlarından ayrılmalı. | Open Subtitles | يجب أن تفصل الرؤوس عن الأجساد |
Bu sayfalar, Karanlıklar içinde lanetlenmiş olanların vücutlarından parçalar koparılarak yapılmış metinler insan kanıyla yazılmış. | Open Subtitles | تلك الصفحات تم قطعها من جثث الملعونين، حيث كتب عليها المُظلمين تعويذاتهم بالدماء البشرية |
Bu, vücutlarından daha ince dallarda yürümelerine olanak sağlar. | Open Subtitles | يُتيح لهم ذلك المشي على فروعٍ أنحل من أجسادهم |
Çünkü avcılar son nefeslerini verdikleri o gece damgalar vücutlarından kayboldu. | Open Subtitles | لأن الصيّادين أبيدو عن بكرة أبيهم تلكَ الليلة، واختفت العلامات من أجسادهم |
- Baban insanların başlarını vücutlarından ayırmayı çok seviyor. | Open Subtitles | أنظري, والدكِ مولع بفصل رؤوس الناس عن أجسادهم |
Şeytanları vücutlarından çıkaracak. | Open Subtitles | سيخرج ذلك الكائنات الشيطانية من أجسادهم |
Acı kafesine dönüşen vücutlarından serbest bıraktım. | Open Subtitles | -أنا حررت أجسادهم بعدما أصبحت سجنا لللآلام. |
Derileri vücutlarından yüzülmüş. | Open Subtitles | الجلود أنتزعت من الأجساد |
Bir-iki sik yalarım, taşaklarıyla falan oynarım diye geliyorlardı ama bir şeyle oynayamadılar, çünkü kafaları vücutlarından ayrıldı. | Open Subtitles | كانوا يذهبون إلى هناك وكأنهم "سألعق قضيب، ربما الخصية أو هذا الهراء". لا. لم يتسنى لهم فرصة ليفعلوا ذلك لأن رؤوسهم تم قطعها. |