Siz geldiğinizden beri vaktinin çoğunu evde geçiriyor. | Open Subtitles | منذ أتيت ، يبدو انه يقضى معظم وقته بالبيت |
Ama adam, vaktinin çoğunu uyuyarak geçiriyor. | Open Subtitles | لكنه يمضي غالبية وقته في النوم على أي حال |
vaktinin yarısını dünya çapında bir değer olarak yaşıyor. | Open Subtitles | إنه يمض نصف وقته كمنوم مغناطيسي على مستوى عالمي |
Bunu denemek için vaktinin olmaması çok kötü. | Open Subtitles | أحياناً، أتمنى لو كانت الغرفة مظلمة من المؤسف أنكَ لا تملك الوقت لمحاولة ذلك |
Anneleri, onların yuvayı terketmelerinin vaktinin geldiğine karar verdiğinde? | Open Subtitles | و كيف أن أمهم تقرر انه أصبح الوقت مناسب لمغادرة العش؟ |
Ayda birkaç gün araziye gidiyor, ama vaktinin çoğunu L.A.'de harcıyor. | Open Subtitles | يكون في المحمية بضعة أيام في الشهر لكنه يقضي معظم وقته في لوس أنجليس |
vaktinin çoğunu Blood Guts Savaşçıları denilen MMA spor salonunda geçirmiş. | Open Subtitles | يقضي معظم وقته في نادي "ف.د.ن" يطلق عليه "دماء وأحشاء المُحارب". |
Hafif bir ışık ve kendisini sıcak bir şekilde karşılayıp henüz vaktinin gelmediğini söyleyen bir siluet görmüş. | Open Subtitles | تحدث عن ضوء لطيف و شكل ظليل محاط بالدفء رحب به لكن اخبره انه لم يحن وقته |
Bugünlerde vaktinin çoğunu Kızılderili bölgesinde geçiriyor. | Open Subtitles | يقضي معظم وقته هذه الأيام في الأراضي الهندية. |
Üniversiteye gitmişti, ama vaktinin çoğunu top oynayarak ve kız peşinde koşarak harcardı. | Open Subtitles | لقد كان في الحامعة، لكنه كان يمضي معظم وقته في لعب الريكبي ومطاردة الفتيات.. |
vaktinin çoğunu çalışan hayat kadınlarıyla geçiren bir polis. | Open Subtitles | شرطي يفضل إمضاء وقته مع الفتيات العابثات |
Çünkü vaktinin çoğunu yatak odasında geçirmiş. | Open Subtitles | ذلك لأنه كان ينفق وقته في غرفة النوم. |
vaktinin yarısını telefonda geçiriyor. | Open Subtitles | أمضى نصف وقته وهو يتكلّم بالهاتف |
Orasını bilemem ama soruşturmayı yürütenlerden birinin dediğine göre Meyers vaktinin çoğunu güney yakasındaki küçük bir barda geçirirmiş. | Open Subtitles | لا أعلم بشأن هذا، ولكن أحد محققينا يقول أن (مايرز) يقضي أغلب وقته في حانة صغيرة في الجانب الجنوبي |
vaktinin çoğu verandada ya da televizyon karşısında geçiyordu. | Open Subtitles | معظم وقته أمضاه منتشيا أو أمام التلفاز |
Her süper kahraman gibi Superman'in de sıfır arkadaşı var ve vaktinin büyük kısmını bu yapayalnız sarayında izole hayatın tadını çıkararak geçiriyor. | Open Subtitles | مثل جميع الأبطال الخارقين، سوبرمان لديه الصفر أصدقاء، وقال انه يقضي معظم وقته الفرح في الحلو، العزلة الحلو، هنا في قصره وحده. |
Henri karısını çok seviyordu ama vaktinin büyük bir bölümünü gazetesine ayırıyordu. | Open Subtitles | (هنري) يحب زوجته لكنه يخصص معظم وقته للصحيفة التي يعمل بها |
vaktinin büyük kısmını sokakta geçiren Virgil suça küçük yaşlarda başlar. | Open Subtitles | قضى أغلب وقته في الشوارع يقصد (فيرجل)، الجريمة بعمر مبكر |
Harekete geçme vaktinin geldiğinin, bundan pişman olmayacağının farkındaydı. | Open Subtitles | فقد علمت أن الوقت مناسب للتصرف الآن، وأنها لن تندم على تصرفها. |
Ve bu gece yapmak istediğim şey, diğer plütokratlara, benim de içinde bulunduğım gruba, dolaysız yoldan seslenmek. Çünkü, hepimiz için bir konuşma yapmanın vaktinin geldiğini düşünüyorum. | TED | وأريد أن أتحدث مباشرة، هذا المساء إلى البلوتوقراطيين الاخرين، إلى أهلي فيبدو أن الوقت قد حان لنا جميعًا لنتحدث |