Bu durumla İsveç, Finlandiya ve Almanya gibi güvenli sosyal demokrasilerde bile karşılaşıyoruz. | TED | نحن نراها حتى في الديمقراطيات الاجتماعية الحميمة مثل السويد، فنلندا وألمانيا. |
Her ay 500 milyon tüketici telefonlarıyla alışveriş yapıyor. Bunu şöyle de ifade edebiliriz: Bu rakam ABD, Birleşik Krallık ve Almanya'nın toplam nüfusu demek oluyor. | TED | كل شهر، 500 مليون مستهلك يقومون بالشراء عن طريق هواتفهم الخلوية، ولتوضيح ذلك بشكل أدق، هذا يعادل عدد السكان في الولايات المتحدة والمملكة المتحدة وألمانيا مجتمعين. |
Fransa'da ve Almanya'da savaşıyorlar. | Open Subtitles | فى شمال فرنسا و المانيا |
Avusturya ve Almanya'daymış. | Open Subtitles | لقد كان في النمسا و المانيا |
Eylül 2009'da, Christine Lagarde ile İsveç, Hollanda, Lüksemburg İtalya, İspanya ve Almanya maliye bakanları A.B.D. dahil G20 ülkelerine banka ikramiyelerine sıkı kurallar getirilmesi çağrısında bulundular. | Open Subtitles | فى سبتمبر 2009 قام كل من كريستين لاجارد و وزراء مالية السويد و هولندا و لوكسمبورج و إيطاليا و أسبانيا و ألمانيا |
Ve ben, ben, ve Almanya dünyadan önce insanlığın tek kötülük kaynağı olan Tutkunun cehennemi olacağız. | Open Subtitles | و نحن, أنا ,و ألمانيا سوف نقف أمام العالم كمصدر وحيد للشر للبشرية جمعاء، كما يتجسد الجحيم |
ve Almanya bu yıkıntılardan yükseldiği zaman, asıl kahraman sizler olacaksınız. | Open Subtitles | وعندما تصحو ألمانيا من بين هذا الخراب ستكونون أنتم الأبطال |
Galya ve Almanya'yı geçtiler işgalci kuvvetler, Alplere gelene kadar hiçbir direnişle karşılaşmadılar. | Open Subtitles | تاركين بلاد الجال وألمانيا ورائهم، الغزاة لايواجهون أي مقاومة وكذلك جبال الألب، |
Berlin ve Almanya iki tarafın da, Sovyet ve Müttefik ülkelerin birlikleriyle temas kurabileceği tek yer haline gelmişti. | Open Subtitles | ميخائيلسيميرياغا الإدارة العسكرية السوفييتية كانت برلين وألمانيا المناطق الوحيدة حيث التقي فيها الجانبان |
2. Dünya Savaşı sonrasında, Japonya ve Almanya savaştan sonra yıkıldığında Amerika Birleşik Devleti ekonomilerini ve şirketlerini tekrar inşa etsinler diye bu iki ülkeye para yardımı yaptı. | TED | بعد الحرب العالمية الثانية، عندما دُمِرت كل من اليابان وألمانيا بعد الحرب، قدمت الولايات المتحدة الأمريكية الكثير من الدولارات الضريبية لتلك الدول؛ لتتمكن من إعادة بناء اقتصادها وشركاتها. |
Brezilya, Avustralya, Kanada ve Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre tıbbi palyaçoların sanatsal müdahaleleri hastanenin çalışma ortamını asansörün ötesinde iyileştirip işlerine önem göstermelerini sağlar. | TED | أجريت أبحاث في البرازيل وأستراليا وكندا وألمانيا تؤكد أن التخللات الفنية للمهرجين الطبيين يحسن من بيئة العمل للموظفين، بخلاف المصعد، كما يدعم عملهم في إدارة الرعاية. |
İtalya ve Almanya. Ellerinde ışık tutan iki güçlü ülke. | Open Subtitles | ايطاليا وألمانيا معاقل الانارة |
Biz Almandık ve Almanya, Büyük Britanya ile savaştaydı. | Open Subtitles | كنا ألمان، وإنجلترا وألمانيا يخوضان الحرب... |
Afrika kuzeye kaydıkça Fransa ve Almanya daha da dağlık olacaktır. | Open Subtitles | ، بينما تنجرف أفريقيا نحو الشمال ستصبح فرنسا و ألمانيا ذات طبيعة أكثر جبلية |
Çekoslovakya tek bir müttefikle dahi yüzleşmeyen Almanya'nın ordularına karşı durmak zorunda kalır ve Almanya tek bir kurşun sıkmadan ülkeyi işgal eder. | Open Subtitles | بمواجهة ألمانيا بدون حلفاء، تشيكوسلوفاكيا مجبرّة على إيقاف جيشها، و ألمانيا تحتل البلاد بدون حدوث لأطلاق النار. |
V. Şarl, Avusturya ve Almanya'da ve aslında Avrupa'nın merkezindeydi. | Open Subtitles | "تشارلز الخامس"، في "أستراليا" و"ألمانيا" ووسط أوروبا |
ve Almanya bu yıkıntılardan yükseldiği zaman, bunun kahramanları sizler olacaksınız. | Open Subtitles | وعندما تصحو ألمانيا من بين هذا الخراب ستكونون أنتم الأبطال |