İçimde bir adam var ve ancak o çıktığında acı çekmeden yürüyebileceğim. | Open Subtitles | لذلك الرجل بداخلي وفقط عندما يخرج أخيراً أيمكنني التحدث بحرية عن الألم |
Akşaptaki her bir lifin kendi varolma nedeni ve işlevi vardır. ve ancak aralarındaki uyum ve işbirliği yoluyla muhteşem yay oluşur. | TED | كل ليف من ألياف الخشب له سبب و وظيفة خاصة به وفقط من خلال التعاون والانسجام فيما بينها ويتشكل القوس العظيم |
ve ancak kanıtlar ile hakikat ötesi dünyadan hakikat yanlısı dünyaya ilerleyebiliriz. | TED | وفقط مع الأدلة نستطيع أن ننتقل من عالم ما وراء الحقيقة إلى عالم سابق لأوانه. |
ve ancak o zaman genç olmanın mazeret teşkil etmeyeceğini ve o yaşta da doğruları bulabilmenin mümkün olduğunun farkına vardım. | Open Subtitles | عندها فقط أدركت أن الشباب ليس عذراً وأنّه كان من الممكن ادراك الحقيقة |
ve ancak o zaman genç olmanın mazeret teşkil etmeyeceğini, ve o yaşta da doğruları bulabilmenin mümkün olduğunun farkına vardım. | Open Subtitles | عندها فقط أدركت أن الشباب ليس عذراً وأنّه كان من الممكن ادراك الحقيقة |
Nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, şunu hatırlayın ki, başınıza gelen her şey size aittir ve ancak siz anlatabilirsiniz. | TED | إذا كنتم لا تعرفُون من أين تبدأون، فتذكروا بأن كل شيء يحصل لكم هو من عندكم أنتم، وعليكم الاخبار عنه. |
(Video) Eğer nereden başlamanız gerektiğini bilmiyorsanız, şunu hatırlayın ki, başınıza gelen her şey size aittir ve ancak anlatabilirsiniz. | TED | (فيديو) إذا كنتم لا تعرفُون من أين تبدأون، تذكروا بأن كل شيء يحدثُ لكم هو من عندكم وعليكم الاخبار عنه. |
Bir taraf olabildiğine uzun, diğer taraf inanılmaz küçük ve ancak bir aradalarken bir bütün olabilmişler. | Open Subtitles | احد الجانبين طوال القامة جدا والجانب الاخر صغار جدا وفقط معا يستطيعان ان يملكا رؤية كاملة للعالم |
Ama muhtemelen ancak ve ancak sen onu geri çevirecek bu gücü taşıyabilirsin. | Open Subtitles | لكنه من المرجح أنت وفقط أنت يمكنه أستخدام قوة كافية لإرجاعه |
Ancak ve ancak onları mağlup ettikten sonra demokrasi deneyimizin başarılı olmasını güvenle umabiliriz. | Open Subtitles | بمجرّد أن يهزموا وفقط حينئذ نستطيع أن نأمل مطمئنين أن تبزغ ديمقراطيتنا الفتية |
Ve buna sahip olduğunuzda, ve ancak o zaman gidip bu fikri gerçekleştirmeye çalışırsınız | TED | وبعدها ، وفقط بعدها، تبدأ بالتنفيذ. |
Ancak ve ancak bundan sonra kurbanın bedenini görürsün. | Open Subtitles | وبعدها، وفقط بعدها ترون جثّة الضحيّة |
ve ancak düşmanının kanıyla bu lanet bozulabilir. | Open Subtitles | وفقط بدماء عدوك يمكن ابطال اللعنة |