Size üç kısa vadeli trendi tanıtayım ve dünyayı değiştireceklerini göstereyim. | TED | دعوني أعطيكم ثلاثة اتجاهات قصيرة المدى من حيث كيف ستغير العالم. |
ve dünyayı dondurmak istiyordum, böylece bu anı bir hafta yaşayabilirdim. | Open Subtitles | وأردت تجميد العالم لكى يمكننى أن أعيش تلك اللحظة لمدة أسبوع |
Evet, eşyalarımı topluyorum ve dünyayı ele geçirme planımın üzerinde çalışıyorum. | Open Subtitles | نعم , فقط احزم حقائبي واعمل على خطتي للهيمنة على العالم |
Evreni ve dünyayı yaratan Tanrı'dır. | Open Subtitles | أبانا الذي في السموات خالق السماء و الأرض |
Mesih in yeryüzüne tekrar döneceğine inanıyorlardı, dirileceğine ve dünyayı sorunlarından arındıracağına. | Open Subtitles | كانوا يعتقدون ان المسيح سوف يعود من الموت و يقود العالم للخلاص |
Hepsi hastalıkları iyileştiren doktorlar ve dünyayı kurtarmaya çalışan ezik toplum severler. | Open Subtitles | كلهم اطباء مملين , يعالجون الأمراض وبعض المحسنين الضعفاء يحاولوا انقاذ العالم |
Tekrar dengeyi kuracak kadar güçlü ve dünyayı kötülüklerden korumak için savaştılar. | Open Subtitles | لها القدرة الكافية للإستعادة التوازن و حماية العالم في الحرب ضد الشرّ |
Sen o cümleyi söyle ve dünyayı durdurayım, birlikte yaşlanalım. | Open Subtitles | لكن إنطقي بالكلمة فقط, و سأوقف العالم و أذوب معك |
Kurbanlarının pislikle dolu olduğuna ve dünyayı onların kirinden arındırdığına inanıyordu. | Open Subtitles | يؤمن بأن ضحاياه مليئين بالقذاره. وأنه كان ينظف العالم من قذارتهم. |
Çünkü okullar, çocukların aktif vatandaş olmaları ve dünyayı değiştirmek için gerekli olan becerileri öğrenmeleri için önemli yerlerdir. | TED | لأن المدارس أماكن مهمة للأطفال لكي يصبحوا مواطنين نشطين وتعلم المهارات والآليات التي يحتاجونها لتغيير العالم. |
Akıllı hizmetkarlar olmak için sahip olduğumuz bu büyük gücü kötüye kullanıyoruz ve dünyayı yok ediyoruz. | TED | ونستغل هذه القوة الكبيرة التي لدينا لنصبح حكماء الحكمة، ونقوم بتدمير العالم. |
Bugün bizi korkutan sarsıcı olaylar, bizi dönüştürebilir ve dünyayı daha iyiye götürebilir. | TED | والأحداث الصادمة التي قد تملأنا بالفزع اليوم يمكن أن تحولنا، وتحول العالم إلى الأفضل. |
Bir fikri, yankılanacak şekilde iletirsen, değişim olur ve dünyayı değiştirebilirsin. | TED | لأنك لو قمت بإيصال فكرتك بطريقة يتردد صداها، سيحدث ذلك تغيراً، ومن ثم ستغير العالم. |
Öyleyse, bu enerjiyi kullanalım ve dünyayı daha iyi bir yer yapalım. | TED | لذا، لنستخدم هذه الطاقة لجعل العالم مكانًا أفضل. |
13'ümde büyük bir modellik şirketiyle anlaştım ve dünyayı dolaşmaya başladım. | TED | في عمر 13، تعاقدت مع وكالة عرض أزياء كبيرة وكنت أسافر حول العالم. |
Ölü değil; ama paramparça, hissiz ve dünyayı ele geçiren şiddet nedeniyle susturulmuş. | TED | ليس ميتاً؛ أجل، محطم ومخدر وصامت بسبب العنف الذي يسود العالم الذي استولى عليه. |
Başlangıçta Tanrı cenneti ve dünyayı yarattı. | Open Subtitles | , في البداية خلق الله الجنة و الأرض |
" Başlangıçta Tanrı cenneti ve dünyayı yarattı..." | Open Subtitles | في البداية خلق الله و الأرض و السموات |
Şeytan silahı ile Cenneti ve dünyayı yok edecek güce sahip olacaksın. | Open Subtitles | و البغض والظُلامه ستحملها الفأس وقوتها كافيه لتدمير السماء والأرض. |
Fazla miktarda oksijen verilmesi gerekmiş ve o da senin gözlerini etkilemiş Derek, aynı zamanda konuşma dilini ve dünyayı anlayış şeklini de. | TED | كان بحاجة ماسة للكثير من الأوكسجين، وقد أثر ذلك على بصرك، دِيرِيكْ، وعلى طريقتك في فهم الكلام والعالم من حولك. |
Ama onları senden önce bir insan bir araya getirirse kendini tutması mümkün olmaz ve dünyayı açlığa, savaşa ve mutlak yıkıma götürür. | Open Subtitles | لكن إن تمكن بشري من جمعها قبلك لن يتمكنوا من مقاومة الإغراء ما سيؤدي بالعالم إلى المجاعه والحرب ودمار الأرض في النهاية |