Bizim yeni fikirleri tanıtılmamız ve yeni insanlar ve farklı düşünce yönleri. | TED | نريد منها أن تطلعنا على أفكار جديدة وأناس جدد بوجهات نظر مختلفة. |
Muazzam farklılıkta siyasi sistemlere ve farklı ekonomik sistemlere sahiptirler, birinde özel kapitalizm diğerinde geniş bir devlet kapitalizmi vardır. | TED | لديهما نظامين سياسين مختلفين بشكل كبير و ايضا انظمة اقتصادية مختلفة دولة بي راسمالية خاصة و اخرى بنظام راسمال دولة |
Daha fazlasını kültüre izole ettik ve farklı ekotipler olduğunu öğrendik. | TED | وعندما عزلنا الكثير منهم في بيئتنا، علمنا أنهم أنماط بيئية مختلفة. |
"Doktor, derim kapkara ve farklı olduğumu düşünmeye devam ediyorum." | Open Subtitles | . دكتورة ، جلدى أسود وأنا أستمر بالتفكير أننى مختلف |
Başka bir hediye daha verildi. Bu da geleceği görebilmek ve geri dönmek ve farklı yaşamak. | TED | و منحت هدية أخرى، و هي القدرة على رؤية المستقبل والعودة والعيش بشكل مختلف. |
Benim toplumumdan çıkan birçok şeyin İngiliz Müzesine nasıl vardığıyla ilgili çok ilginç ve farklı bir hikaye anlatabilirim fakat bunun için zamanımız yok. | TED | استطيع ان احكي تاريخ شيق ومختلف عن كيفية وصول الكثير من تراث مجتمعي الى المتحف البريطاني، ولكن ليس لدينا الوقت لذلك. |
Futbol işsiz gençlerin enerjilerini değiştirdi ve farklı topluluklardan insanlarla bağ kurmalarını sağladı. | TED | غيرت كرة القدم طاقة الشباب الغير عامل وربطت الناس من المجتمعات المختلفة. |
Belki de sadece boynuzlarımız birbirine değdi ve farklı yönlere gittik. | Open Subtitles | او من الارجح اننا تلامسنا بالقرون ومن ثم افترقنا بطرق مختلفة |
Yolculuğu severdi ve farklı kültürlerden insanların arasında olmaktan hoşlanırdı. | Open Subtitles | كانت تحب السفر وكانت تحب الاختلاط بأشخاص من ثقافات مختلفة |
Burası da iç kısmı. Hawa Abdi : Sezeryan ve farklı operasyonlar yapıyoruz çünkü insanların yardıma ihtiyacı var. | TED | هذا بالداخل. حواء: نحن نقوم بعمليات ولادة قيصرية وعمليات مختلفة لأن الناس بحاجة للمساعدة. |
Sizin aşina olduğunuz ve farklı noktalardan kendinizden anlam türetebildiğiniz, bir kullanıcı modeli hesaplamasını oluşturabilmeyi ümit ediyoruz. | TED | نأمل أن نتمكن من جعل الحاسب نموذجا مألوف لكم وفعلا استخلاص رؤى منكم، من جميع الاتجاهات مختلفة |
Ve dedik ki, "Kadınlardaki yağlı plağın aslında erkeklerdekinden çok farklı olduğunu, ve farklı biriktiği farzedeceğiz." | TED | وقلنا: سنفترض أن الجلطة الكبيرة في النساء قد تكون مختلفة حقيقة وتحتضن بشكل مختلف عن الرجال |
Hedef için çalışma ile ilgili farklı metotlar denemiş bir sürü benzer ve farklı sosyal gruplarda denenmiş yaklaşımlara yol açıyor. | TED | هذا يؤدي إلى مقاربات كثيرة مختلفة مجربة بالتوازي في مجموعات اجتماعية مختلفة تجرب مختلف الطرف للعمل لبلوغ الهدف. |
Ayrıca petrol hikayesini, yani bizim ikinci büyük hikayemizi elektrik tasarrufu ve farklı yapma. | TED | و هي أيضاً تجمع ما بين موضوع النفط و موضوعنا الآخر الكبير توفير الكهرباء و من ثم توليده بطريقة مختلفة. |
Ve her birimiz derimizde sivrisinekleri kendine çeken veya iten farklı kimyasallar ürettiğimiz ve farklı koktuğumuz için, bazılarımız diğerlerinden çok daha çekici hale gelir. | TED | و بما أننا جميعا لدينا روائح مختلفة و ننتج مواد كيميائية على بشرتنا و التى تجذب أو تُنفر البعوض، بعضنا أكثر جذبا من البعض الأخر. |
Ama şimdi, etrafınıza bakın ve farklı biri olduğunuzu hayal edin. | TED | لكننا الان نحن البشر , ننظر ونتخيل انسان مختلف |
Ne zaman bir hücreyi enfekte etse HIV'in kendini yeni ve farklı bir virüse dönüştürme potansiyeli var. | TED | يتمتع الإيدز بإمكانية تحويل نفسه إلى فيروس جديد ومختلف في كل مرة يصيب فيها خلية. |
Çünkü sıradan insanlar yeni ve farklı olan her şeye korku ve şiddetle tepki gösterirler. | Open Subtitles | بسبب ردة فعل الناس العاديين مع الخوف والعنف لأي شيئ جديد ومختلف |
Bunları biriktiriyorlardı ve farklı kasabalardaki birçok yere bunları saklamaları için teslim ediyorlardı. | TED | لقد كانوا يجمعونها ويسلمونها إلى أماكن مختلفة حول البلدات المختلفة لحفظها في صناديق الآمانات. |
Ancak rota, her sorun için özel ve farklı ise, bu da ilginç olmayacağı gibi yalnızca büyük bir karmaşa ortaya çıkmış olacaktır. | Open Subtitles | لكن لو كان طريقاً خاصاً ومختلفاً لكل مشكلة ،فلن يكون مثيراً أيضاً ستكون عبثاً كبيراً ليس إلاّ |
Fethedilen bölgelerden müzisyenler, tuhaf hayvanlar ve farklı eşyalar getirilirdi, ele geçirilen hayvanların sırtında hazineler taşınırdı. | Open Subtitles | فى الموكب يأتى عازفى البوق .... والموسيقيين والحيوانات الغريبة ... من الأراضى المحتلة ... |