Fakirler ve alt sınıflar büyüyor. Adalet ve insan hakları yok oluyor. | Open Subtitles | الطبقة المتدنية تتزايد ، العدالة العنصرية وحقوق الإنسان لم يعد لهما وجود |
Güneş ayın arkasında kalıp güneş tutulmasının şeytani ışıkları dünyaya vurduğunda Gök, Toprak ve İnsan koşulları yerine gelmiş olacak. | Open Subtitles | عندما يتم إخفاء الشمس بالقمر و كسوف الشمس يلقي بضوءه على سطح الأرض عندها ستتحقق شروط السماء، الأرض و الإنسان |
Kurt ile idam edin. ve insan da ona katılsın. | Open Subtitles | فلتبدأ عملية إعدام الذئب و ستلحق به البشرية فيما بعد |
Bu durumda, ilkel bir balık olan bofa gibi basit hayvanlarla başlamak ve sonrasında daha komplike harekete sahip semender, kedi ve insan gibi memelilere doğru gitmek daha mantıklıcadır. | TED | لهذا من الأفضل أن نبدأ بالحيوانات البسيطة مثل الانقليس، وهو سمك بدائي جدا، ثم نتدرج إلى حركات معقدة أكثر، مثل تلك بالنسبة للسلمندر، ولكن أيضا في القطط والبشر في الثدييات. |
İnsan ve insan olmayan memeliler arasındaki mimik karşılaştırmaları, yüz kaslarının yapısı ve hareketlerinde benzerlikler olduğunu gösterdi. | TED | مقارنة تعبيرات الوجه بين البشر والثدييات غير البشرية كشفت أوجه التشابه في بنية وحركة عضلات الوجه. |
ve insan vücudunun en pahalı dokularından ikisi sinir dokuları ve sindirim dokularıdır. | TED | واثنين من أغلى الأنسجة في الجسم البشري هي الأنسجة العصبية وانسجه الجهاز الهضمي. |
ve insan doğası hakkında temel bir şeyi anlamayı umuyoruz. | TED | نحن نأمل أن نفهم أمرا جوهريّا حول طبيعتنا البشريّة. |
Diğer tarafta, tayfın sonunda, Dionysos perspektifi var, tutkuya ve sezgilere daha çok yer veren, organik yapıya ve insan hareketlerine hoşgörülü. | TED | وعلى الطرف المقابل من السلسله، لدينا وجهة النظر الديونيسيانيه، التى هى اكثر نظرا إلى المشاعر والنوايا، متسامحة مع النسيج العضوى والإيماءات الإنسانية. |
Bir şekilde, o kozadan sağlam ve insan olarak canlı çıktın. | Open Subtitles | بطريقة ما قد خرجت من هناك سالمة وبشرية |
Sadece enerji ve insan sağlığı hakkında kafa patlatıyordu. | TED | ذهب من التفكير عن الطاقة الى التفكير عن صحة الإنسان أيضاً. |
Sivrisinek ve insan bağışıklık sistemleri sürekli olarak bu parazitle savaşıyor. | TED | ولذلك يحاول جسم البعوضة التخلّص من هذا الطفيلي وكذلك يفعل جسم الإنسان |
Şunu kavramalıyız ki; güvenlik ve insan hakları birbirine karşıt değerler değil, aslında birbiriyle bağlantılı değerler. | TED | يجب أن نفهم أن الأمن وحقوق الإنسان ليست قيمًا متعارضة، فهما مترابطين معًا. |
Ya yiyecek ve insan artıklarını toplayabilsek? | TED | ماذا لو أمكننا جمع بقايا الأكل، ومخلفات الإنسان ؟ |
Konunun ciddiyetini Afrika ülkelerinde kalkınma ve insan hakları konusunda çalışmaya başladığımda anladım. | TED | و في وقت لاحق بدأت العمل في البلدان الأفريقية في قضايا التنمية وحقوق الإنسان. |
Yani, merhamet, diğerlerinin duygularını hissetmek anlamına geliyor, ve insan dediğin aslında merhamettir. | TED | اذا, فالتعاطف يعني ان تشعر بشعور الاخرين . و البشرية هي في الحقيقة تعاطف |
Aslında tuvaletlere bakmak ve insan atığını temizlemeye gitmiştik. | TED | و اخراج النفايات البشرية من الأرض, هذا ممتاز لكن فجأة وجدت مشكلة أخرى |
Bunun gerçekten ne olduğunu anlayabildiğim için insanlara ölüm ve ölme hakkında tavsiyelerde bulunabilirim. Mistisizm ve insan ruhu hakkında konuşabilirim. | TED | لقد فهمت حقا، حتى أنى استطعت أن أنصح الناس عن الموت، أتكلم عن التصوف و الروح البشرية. |
Çünkü sen bir insan oğlusun ve insan oğulları her zaman berbat şeyler yapar. | Open Subtitles | بل لأنك بشري والبشر يفعلون أشياء مٌروعة طوال الوقت |
Geleneksel olarak, köpek etrafı batırır ve insan da temizler. | Open Subtitles | تعلم , بشكل تقليدي الكلاب تسبب الفوضى والبشر ينظفون |
Bu tür sorulara cevap bulmak amacıyla biliminsanları diğer hayvan türlerini ve insan çocukları inceliyorlar. | TED | لمواجهة أسئلة مماثلة، يقوم العلماء الآن بتصوير أنواع حيوانية أخرى وأيضا أطفال البشر. |
Fakat milyonlarca yıl önce insanlar ve insan atalarımız, birkaç bireyden oluşan küçük topluluklarda yaşıyorlardı. | TED | ولكن لملايين السنوات، الجنس البشري وأسلافنا البشر عاشوا في مجتمعاتٍ صغيرة مكونةٍ من دزيناتٍ قليلة من الأفراد. |
O bir iyileştirici ve insan ırkı için de bir nimetti. | Open Subtitles | و ذخرا لمهنة الطب، لقد كانت معالجة و ذخرا للجنس البشري. |
Birçok cephede savaşıyoruz... kısırlığa bir çözüm ararken... melezleri ve insan ırkının... sonunu getirmeye çalışan bir teröristi durdurmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نقاتل على جبهات عدة باحثين عن دواء للعقم بينما نتسابق لردع نشاط المهجّنة ومسلح شرس يستغلها للقضاء على العرق البشري |
Bu bir araştırma laboratuvarıydı, materyal araştırması ve insan araştırması için. | TED | وكان مخصّصاً للبحوثِ العلمية من البحوثِ البشريّة إلى بحوثِ المواد. |
Şimdi, onların da bizim kadar temel güvenliğe ihtiyaçları var ve ancak böylece normal bir yaşam sürebilirler ve insan haklarından faydalanabilirler. | TED | الآن، هم يحتاجون للأمن كما نحتاجه نحن ويحتاجونه لعيش حياة طبيعية وحتى يتمتعوا كذلك بحقوقهم الإنسانية. |
Kurt ve insan burada. | Open Subtitles | هناك مستذئب وبشرية هنا! |
Komik olansa, alanların çoğunluğunda geometrik şekillerin hayvan ve insan şekillerinden fazla olması. | TED | المضحك هناا هو أنه في معظم المواقع الأشكال الهندسية تفوق صور الحيوانات والإنسان بكثير. |
Birkaç kez Wraith ve insan arasında gidip geldi, en sonunda da arada bir yerde kaldı. | Open Subtitles | غدا ذهاباً وإياباً بين الشكل الشبحي والبشري بضع مرات حتى إستقرّ أخيراً في مكان ما بالوسط |