Burası benim bildiğim ve sevdiğim Dewey Ondalık sistemine göre değil. | Open Subtitles | انه ليس نظام ديوي ذلك النظام الذي اعرفه واحبه هل تعمل هنا؟ |
Tiyatro insanı olarak tiyatro ile ilgili bildiğim ve sevdiğim şey, izleyiciler geldiğinde ve kuşkularını bir kenara bıraktıklarında, erkeklerin veya kadınların kafalarında çim taçları ile salındıklarını gördüğünde, ağaçlı çayırlığa düştüğünüzü bilirsiniz. | TED | وكوني فنانة مسرحية, وما اعرفه واحبه بشأن المسرح هو انه عندما يأتي الجمهور ويؤجلوا عدم ايمانهم عندما ترى رجال أو نساء يسيرون بطبق من العشب فوق رؤوسهم تعلم أنه السافانا |
Sana bir şey göstermek istiyorum. Beyefendi size içki yolladı. Tanıdığım ve sevdiğim Aidan'ı görmek ne hoş. | Open Subtitles | أريد أن أريك شيئا ما هذا السيد أرسل لك شرابا سعيد جدا أن أرى أيدن الذي أعرف وأحبه وقد عاد لسابق عهده |
İşte bu bildiğim ve sevdiğim Zhu Zin. | Open Subtitles | الآن، هذه هى (زوزين) التى أعرفها وأحبها |
Ben değişmezsem güvendiğim ve sevdiğim insanlar da değişmez diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه إذا لم أتغير الناس التي أثقُ بهم و أحبهم لن يتغيروا أيضًا |
İstersen bana deli de ama tanıdığım ve sevdiğim insanları bu nefretten kurtarabileceksem seve seve ölürüm. | Open Subtitles | حسنا، سمني مجنونة، لكني مريدة للموت إن كان يعني منع مجموعة كاملة من الأشخاص الذين أعرفهم وأحبهم من أن يقضى عليهم باسم الكره. |
İşte bildiğim ve sevdiğim o soğuk bakışlar. | Open Subtitles | تلكَ هي الحالة الباردةُ التي أعلمُها وأحبّها. |
ve sevdiğim herkesle bir yıl daha geçirmek, beni mutlu eder. | Open Subtitles | و لدي سنة أخرى أقضيها مع من أحب ,لذا ,أنا بخير. |
Benim için şehir planlamacı olmak yaşadığım ve sevdiğim şehri tamamıyla değiştirebilmek anlamına geliyordu. | TED | بالنسبة لي، أن أصبح مخططة مدن كان يعني أنني أصبحت قادرة على عمل تغيير جذري في مدينتي تلك التي أحببتها وعشت فيها. |
İşte bu bildiğim ve sevdiğim Caffrey. | Open Subtitles | ذلك (نيل كافري) الذي اعرفه واحبه |
İşte bu bildiğim ve sevdiğim Caffrey. | Open Subtitles | ذلك (نيل كافري) الذي اعرفه واحبه لنذهب |
İşte benim tanıdığım ve sevdiğim adam. | Open Subtitles | هذا هو الرجل الذي اعرفه وأحبه. |
Tanıdığım ve sevdiğim herkes öldüğümü sandığı için öyle kalmaya karar verdim. | Open Subtitles | وطالما أن كلّ شخص أعرفه ...وأحبه ظنّ أنني كنت ميتا قررت أن أبقى على تلك الصورة... |
İşte tanıdığım ve sevdiğim katil. | Open Subtitles | ها هو القاتل الذي أعرفه وأحبه. |
Bildiğim ve sevdiğim Violet bu işte! | Open Subtitles | هذه (فايلوت) التي أعرفها وأحبها |
Ve tanıdığım ve sevdiğim bütün insanlar, bu atlı karıncanın üzerindeydi. | Open Subtitles | و كل الناس الذين أعرفهم و أحبهم والجميع كانوا يركبون تلك اللعبة |
Değer verdiğim ve sevdiğim insanlar. | Open Subtitles | أناس أهتم بأمرهم وأحبهم |
Çünkü tanıdığım ve sevdiğim Marian bu değil. | Open Subtitles | -لماذا؟ لأن هذه ليست (ماريان) التي أعرفها وأحبّها |
Öfkeli bir insanım, çocuklarımı, işimi ve sevdiğim herkesi incitiyorum. | Open Subtitles | أنا إنسانة عصبيّة, وقد آذيت أطفالي وعملي وكل من أحب |
Hücre arkadaşlarıma elveda dedim ve sevdiğim kadınla buluşmak için ayrıldım. | Open Subtitles | ودّعت أصدقائي بالزنزانة، ورحلت مع المرأة التي أحببتها. |