Sizi bugün sabah radyoda dinledim ve Tanrı bana size malzeme getirmemi söyledi.'' | TED | لقد سمعتكم على الإذاعة المسيحي اليوم، والرب قال لي أن أُحضِر لكم المؤن." |
Bu çok ezici ve Tanrı çok uzakta duruyor. | Open Subtitles | إنه شعور ساحق والرب يبدو بعيداً جداً جداً |
ve Tanrı bir tanesinin içine kum koymuş ve o bir tanesi artık inci yapabiliyormuş. | Open Subtitles | والرب وضع قطعة من الرمل فيها فتصير لؤلؤة.اوه |
Çünkü gittikçe karanlık bir hal alacak ve Tanrı bilir nerede bitecek. | Open Subtitles | لأن الأمر سيصبح أكثر ظلمة و الله أعلم كيف سينتهي هذا الأمر |
ve Tanrı da meleklere: "Neyi kutluyorsunuz, çocuklarımdan bir kaçını öldürdüm" demiş. | Open Subtitles | و الرب يسال الملاك: لماذا تحتفل اذا؟ لقد قتلت لتوك عائل اسرة |
Bak, Rosemary benim kızım, ve Tanrı şahidim olsun onu çok seviyorum. | Open Subtitles | أنظر، روزماري هي إبنتي والله وحده يعلم كم أحبها |
ve Tanrı gözlerimizdeki yaşları silecek ve orada ölüm olmayacak. | Open Subtitles | والرب سيمسح كلّ الدموع من عيونهم ولن يكون هناك موت أكثر ولن يكون هناك حزنا أو بكاءً |
ve Tanrı dedi ki: "Her çeşitten ikişer getirin." "Üzerine 62 çeşit sos, krema ve fıstık koyun." | Open Subtitles | والرب قال ، اجمع ملعقتان من كل نكهة وادهنهم بـ62 صلصة مع كريم مخفوق ومكسرات |
Bak, bu Tanrı'nın parası ve Tanrı Blahka'nın bizi öldürmesini istemiyor. | Open Subtitles | اسمع،هذه أموال للرب والرب لايريد لبلاك أن يقتلنا |
buranın beysbol bursunu kullanmak için ne kadar çirkin olduğunu görünce ve Tanrı biliyor yardıma ihtiyacım var. | Open Subtitles | تريان رغم القبح هنا لا تستخدمان المنح الدراسية لكرة القاعدة والرب أعلم كم أحتاج للمساعده |
Dönüş bekleyen telefon çağrıları ve e-postaları... ve Tanrı bilir benden neler bekliyorlardır insanlar. | Open Subtitles | ـ أجل الناس هناك ينتظروني أن أرد على المكالمات الهاتفية وأجيب على البريد الإلكتروني والرب وحده يعرف ماذا أيضًا. |
Sizi ve Tanrı'yı evimizde misafir etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتطلع كثيرا إلى وجودكم والرب كضيوف في بيتنا |
Yani Ellie tıpkı Mary gibi bir genç ve Tanrı her zaman aynı fikirde olmadığımızı biliyor. | Open Subtitles | حسنا، أعني، هو ايلي في سن المراهقة، تماما مثل مريم والرب يعلم لا نرى دائما وجها لوجه. |
Tanrı bize hizmetkarını, İsa'yı gönderdi ve Tanrı onu yeniden diriltti. | Open Subtitles | ارسل الله لنا عبده, يسوع و الله اقام يسوع من الموت |
Bunu kesinlikle yapabilirim ve Tanrı bilir, hak ettim. | Open Subtitles | انا ممكن ان اقتل لتلك الوظيفة ان استطيع تماما أن أعمل فى تلك الوظيفة و الله يعلم اننى دفعت مستحقاتى |
Biliyorum, ve Tanrı şahidim olsun ki onu bir daha asla incitmeyeceğim. | Open Subtitles | جرحت هذه المرأة المسكينة هناك؟ أعرف و الرب شاهد علي |
Bunu bilenler sadece sen, ben ve Tanrı, ve Tanrı ispiyonlamaz. | Open Subtitles | الاشخاص الوحيدين الذين يعرفون هم انا، انت، و الرب و الرب لا يثرثر |
Tanrım! Bu, şu demek oluyor; pasta, dondurma böğürtlen suyu ve Tanrı bilir başka neler. | Open Subtitles | هذا يعني هلام وبوظة وعصير توت العليق والله وحده يعلم ماذا أيضا. |
Sanırım sadece siz ve Tanrı. | Open Subtitles | أظن الإله و أنت فقط * آسف على ترجمة الجملة * |
Teşekkürler ve Tanrı seni korusun. | Open Subtitles | شكراً لك وبارك الله فيك |
ve Tanrı hakkında ya da İsa hakkında, hiç bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | ،ولا أعرف أيّ شئ عن الرّب أو المسيح وكذلك أطفالنا |
ve Tanrı biliyor, Henson'ların oğlunun derslerinde yardıma hiç ihtiyacı yoktu. | Open Subtitles | واللَّهُ يعلم أن إبنِ السّيدِ و السّيدةِ هينسون لم يحتاج أيّ مساعدة في مذاكرته، |
ve Tanrı topraktaki tozdan erkeği yarattı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve erkek yaşayan bir can oldu. | Open Subtitles | و جبل الرب الاله ادم ترابا من الارض و نفخ في انفه نسمة حياة فصار ادم نفسا حية |
Her şeyi sen ve Tanrı için yaptım. Dostum, kız kardeşin hakkında düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | لقد فعلتها لأجلك أنت و الإله يا صديقي , لا أستطيع التوقف عن التفكير بأختك |
ve Tanrı yaptığı herşeye baktı ve işte, çok iyi idi. | Open Subtitles | و راى الله كل ما عمله فاذا هو حسن جدا |
Teknik olarak, ben onu Victor'la aldatmış oldum, ve Tanrı da onu çarptı. | Open Subtitles | ،(تقنياً، العلاقة كانت مع (فيكتور والرّب أخذه |
ve Tanrı İbrahim'e dedi ki "bağlılığınızı sürdürün, İsrail'de doğan her çocuğu 8. gün sünnet edin". Amin. | Open Subtitles | وقال الرب لابراهيم اختن لي كل طفل يولد في اسرائيل في اليوم الثامن آمين |
Plajın birinde seninleydim ve Tanrı bizi evlendiriyordu, sonra sen denizkızına dönüşüyordun ve vajinanı bulamıyordum, sonra saçların göğüslerini kapatıyordu, bu da beni çok kızdırıyordu ve sonra da biri beni tekmeliyordu. | Open Subtitles | كنت على شاطئ ما برفقتك وقام الرب بتزويجنا, ثم تحولت إلى حورية بحر ولم استطع ان اجد مهبلك |
O bir şans, o tahliye reddetti o gece vardır ve Tanrı izliyor hissettim. | Open Subtitles | إنها حظت بالفرصة، في تلك الليلة رفضت مغادرة الأخلاء وأن الله كان يحرسها. |