"ve uzay" - Traduction Turc en Arabe

    • الفضاء
        
    • والفراغ
        
    • الفضائية
        
    • و الفراغ
        
    • والفضاء
        
    • والمكان
        
    Bu buzdolabınızdan 395 milyon kat, sıvı nitrojenden 100 milyon kat ve uzay boşluğundan 4 milyon kat daha soğuk. TED هي أبرد من ثلاجتك ب 395 مرة، أبرد ب 100 مرة من النيتروجين السائل، وأبرد بأربعة أضعاف من الفضاء الخارجي.
    Hayat, zaman ve uzay gibi yerel bir olgu değildir. Open Subtitles حسنا الحياة مثل الوقت و الفضاء انها ليست ظاهرة ملموسة
    Bu her yerde, sizin etrafınızda, ve uzay da düzensizce titriyor, TED أنه في كل مكان، يحيطكم من جميع الإتجاهات، و أن الفضاء يرتد في عشوائية.
    Kusura bakma, zaman ve uzay polisi. Open Subtitles اعذرني ، شرطة الوقت والفراغ
    Bu yarık! Zaman ve uzay, parçalara ayrılacak. Open Subtitles الزمان والفراغ يتمزقان !
    Bütün o uyduları ve uzay mekiklerini kozmos'a sepetlemekten bahsediyorum. Open Subtitles أعني، التقلب بين كل تلك الأقمار والمكوكات الفضائية خارج الكون.
    Hava ve uzay boşluğu hariç her şeyin üzerinde koşabilirim. Open Subtitles يمكنني الركض على أيّ شئ عدا الهواء و الفراغ
    Ve zamanla, zaman ve uzay bunun sayesinde birleştiler. TED إذا .. ان الوقت .. الوقت والفضاء قد ضُغطا بسبب هذه التكنولوجيا
    Genişleme yalnızca galaksiler arasındaki kara boşlukta üstün geliyor ve uzay genişliyor. TED فالثقوب السوداء التي بين المجرات هي حيث استطاع التوسع أن ينتصر والمكان أن يتمدد.
    Eğer bu olursa, gelecekte olacak tüm uzay gemilerinin ve uzay yolculuk planları değişecektir. TED إذا اوجدت ، فإنها ستغيير كل تصاميم المركبات الفضائية في المستقبل ، والتخطيط للبعثات الفضاء.
    Strasfore direk dalabilirsiniz ve tam olarak o hıza ulaşacak ve uzay istasyonuna geri döneceksiniz. TED يمكنك الغوص في طبقة الستراتوسفير، وتبديد على وجه التحديد تلك السرعة ، ثم العودة إلى محطة الفضاء.
    Üçümüz içeri tırmandık ve uzay gemisi istasyondan ayrıldı ve atmosfere düştü. TED ثلاثة منا يركبون فيها، وبعدها تنفصل هذه السفينة عن المحطة وتطفو في الفضاء.
    Sıcaklıklar artacak ve uzay giderek daralacaktır. TED سترتفع درجات الحرارة وسيصبح الفضاء مضغوطًا أكثر فأكثر.
    Sonraki yıl MIT'de mühendislik eğitimime başladım ve uzay robotları yapan bir öğrenci projesine katıldım. TED وفي العالم التالي، بدأت التدريب الهندسي في معهد ماساتشوستس للتقنية وانضممت إلى مشروع الطالب لبناء آلي الفضاء.
    Onu bir tımarhaneye soktular ve uzay uçuşu sırasında yedi dakikalık bir zaman boşluğu. Open Subtitles وآخيرا ً زجوا به في مستشفى المجانين هناك حلقة مفقودة خلال السبع دقائق أثناء رحلة الفضاء
    - Zaman ve uzay birbirinden bağımsız olarak mevcut değildir. - Öyle mi? Open Subtitles الوقت و الفضاء ليس لهم وجود مستقلاة عن بعض ,هل هذا صحيح
    Zaman ve uzay, parçalara ayrılacak. Open Subtitles الزمان والفراغ يتمزقان !
    Partiküller Donna'da aktif hale geldi ve uzay gemime çekildi. Open Subtitles فقد نشطت الجزيئات بداخل دونا وجذبتها إلى سفينتي الفضائية
    Hava ve uzay boşluğu hariç her şeyin üzerinde koşabilirim. Open Subtitles يمكنني الركض على أيّ شئ عدا الهواء و الفراغ
    Fizik yasalarınıza aykırı bir şekilde zaman ve uzay içinde madde nakleder. Open Subtitles إنّها تكسر كل قوانينكم الفيزيائية لتنقل أيّ شيئ عبر الوقت والفضاء.
    Varlığını, zaman ve uzay dışında sürdürmesi için tasarlanmış bir gemi. Open Subtitles إنها سفينة مُصممة بحيث توجد خارج الزمان والمكان

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus