Tek yapmamız gereken zamanı ve yeri ayarlamak. | Open Subtitles | كل ما يتوجب علينا فعله تحديد الزمان والمكان |
Zamanı ve yeri bildirmek için onu arayacağımı söyledim ve çıktım! Görmeliydin! | Open Subtitles | قلت له سوف أتصل بك وأحدد الزمان والمكان وخرجت، كان يجب أن تراني |
Bize zamanı ve yeri belirt, ...Jamaikalıları oraya parayla getirt, ...gerisi biz hallederiz. | Open Subtitles | ستعطينا الوقت والمكان ضع الجامايكيين هناك مع نقودي ونحن سنتولى الأمر |
Benzersiz, karmaşık sıradışı, ve yeri doldurulamaz, Diana. | Open Subtitles | أفتخر بأن أدعوها أختي الفريدة،المعقدة... الرائعة، المنقطعة النظير (ديانا) |
Parayı göster, zamanı ve yeri öğren ve yarın konuşma yapmak için oteline dön. | Open Subtitles | حدد المكان والوقت ، وبعدها يمكنك الذهاب للفندق وترتاح |
Zamanı ve yeri bilmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | نحن بحاجة لمعرفة الوقت والمكان. |
- Bu telefon sende dursun. Zamanı ve yeri söyleriz. | Open Subtitles | "كلا، إحتفظ بهذا الهاتف، سنخبرك بالزمان والمكان." |
En stratejik zamanı ve yeri belirleriz. | Open Subtitles | سنجد الوقت والمكان الأكثر استراتيجية |
Sadece zamanı ve yeri ayarlamalıyız. | Open Subtitles | نريد فقط ترتيب الوقت والمكان |
Orlando'nun e-posta hesabına mail bırakıyordu zamanı ve yeri bildiren. | Open Subtitles | لقد ترك مُلاحظات لـ(أورلاندو) بصندوق البريد مع الوقت والمكان. |
Yalnızca yolculuğunuzun sonlanacağı zamanı ve yeri seçiyorsunuz. | Open Subtitles | -إنما اخترت الوقت والمكان لنهاية رحلتك |
Benzersiz, karmaşık sıradışı, ve yeri doldurulamaz, Diana. | Open Subtitles | أفتخر بأن أدعوها أختي الفريدة، المعقدة... الرائعة، المنقطعة النظير (ديانا) |
Ortamın kalabalık olmasından ötürü saldırılacak en iyi anı ve yeri seçebilir. | Open Subtitles | {\cCC0000\3cFFFFFF} "عندما تتجمع الحشود" {\cCC0000\3cFFFFFF} "فهذا يعني أنهم يختارون المكان والوقت" {\cCC0000\3cFFFFFF} "المناسبين للهجوم". |