Adam geri geri yürüyordu, cesedi topukların açmış olduğu oluklardan beraberinde sürükleyerek. | Open Subtitles | ان الرجل كان يسير إلى الوراء ، ساحباً الجثة خلفه إلى الأخاديد التي تركتها كعبي حذائه |
Lider kalabalığın içinde, karanlıkta yürüyordu. | Open Subtitles | أصبح الرجلين المتصارعين هما مركز نادي القتال القائد كان يسير وسط الحشود في الظـــلام |
Ve fark ettim ki sanki hâlâ gözetim altındaymış gibi yürüyordu, fakat yürüyüşüne hayran kalmıştım. | TED | وأدركت أنه يمشي كما لو أنه كان تحت المراقبة ولكن أعجبتني مشيته |
Birkaç yıl önce, Alaska'da sahilde bir adam yürüyordu, üzerinde Japonca yazılar bulunan bir futbol topuyla karşılaştı. | TED | منذ عدة سنوات كان هناك شخص يمشي على شواطىء ألاسكا، عندما رأى كرة قدم كُتب عليها عبارات يابانية. |
Her gün otobüs parası vermemek için işten eve 50 blok yürüyordu. | TED | كانت تسير مسافة 50 تجمع من وإلى العمل يوميا قثط لتتجنب أن تدفع أجرة البص. |
- Zoya sağ tarafından biraz topallayarak yürüyordu. Herhalde sorun kalçasındaydı. | Open Subtitles | زويا كانت تمشي ببلاهة وكانت تعرج عرجة بسيطة على رجلها اليسرى |
Belki de o yalnızca orada oturup bir şeyler yiyordu, veya güvertede yürüyordu. | Open Subtitles | قد يكون جالساً يأكل أو يمشى على ظهر الباخرة |
Çocuk da kendi temposunda yürüyordu, kadını yakalamayı asla denemiyordu. | Open Subtitles | وكان الفتى يسير على مهله ولا يهتم باللحاق بها |
Santiago de Compostela yolunu yürüyordu. | Open Subtitles | يسير على الطريق إلى سانتياغو دي كومبوستيلا. |
Belki de uykusunda yürüyordu. Farkında bile olmadan ayağı takılıp düşmüş olabilir. | Open Subtitles | ربما كان يسير وهو نائم، تعثر وسقط، ولم يحسّ بأيّ شيء |
- İşte böyle yürüyordu. - Kes artık. | Open Subtitles | ـ الآن,هذه هي الطريقة التي يمشي بها ـ توقف عن هذا |
Dün gece resim çekerken geri geri yürüyordu. | Open Subtitles | لقد كان يمشي في الغرفة ليلة أمس ويلتقط الصور في ذلك الممر |
Kapıya baktım ve sanki o adam mağazaya girip bana doğru yürüyordu. | Open Subtitles | و نظرت و كان نفس الرجل يمشي ليدخل المتجر أمامي مباشرة |
Mrs Kennicut Pacific Sahil Yolunda yalnız başına yürüyordu. | Open Subtitles | كانت السيدة تسير محاذية لشارع ساحل المحيط السريع |
Annem önde yürüyordu, ben de bakmaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | كانت أمي تسير بجانبي لذا فقد توقفت للمشاهدة |
O filmlerde lanet olası ağaçlar bile yürüyordu. | Open Subtitles | حتى الأشجار اللعينه كانت تسير فى تلك الأفلام |
...iki adamın saldırısına uğradığında yalnız yürüyordu. | Open Subtitles | قياس حذائها 6 اقواس ساقطة. كانت تمشي لوحدها |
O da, o şekil insanlardan biriydi ve önümde bu şekilde yürüyordu gömleğinin yakası bayağı yukarıdaydı yani kadının kafasını bile göremedim. | Open Subtitles | إنها من هؤلاء الأشخاص و كانت تمشي أمامي هكذا و كان لديها ياقة في ملابسها عالية |
- Olay yerinde kafası karışık şekilde yürüyordu. - Aman Tanrım. | Open Subtitles | وجدت تمشي مشوشه في مكان الحادث أوه , يا الهي |
Belki de o yalnızca orada oturuyordu güvertede bir şeyler yiyordu veya yürüyordu | Open Subtitles | قد يكون جالساً يأكل أو يمشى على ظهر الباخرة |
Adam yavaş yürüyordu. Tanık sandalyesine bile birinin yardımıyla gelebildi. | Open Subtitles | لقد مشى ببطء واحتاج لمساعدة حتى يصل إلى كرسي الشهود. |
Buranın 1 mil doğusunda, ormanda yürüyordu. | Open Subtitles | تقريبا على بعد ميل باتجاه الشرق كان يتمشى في الغابة |
Bahçede yürüyordu ve... | Open Subtitles | لقد كانت تتمشّى فى الحديقة من قبل |