O yüzden bu yıl, bir şeylerden vazgeçmek yerine, her günümü dilimin altına bir mikrofon sıkıştırılmışcasına, çekingenliğimin altında bir sahne varmışçasına geçireceğim. | TED | لذا هذا العام، بدلا من التخلي عن شيء سأعيش كل يوم وكأن هناك مذياعا مدسوسا تحت لساني، مسرحا في أسفل كبتي. |
Görmek istediğimiz şey ise o gezegen. Bu yüzden bu kadar zor. | TED | ذلك ما نود رؤيته، ذلك هو سبب صعوبة الأمر. |
Zaten o yüzden bu geleneksel bir nişan yüzüğü değil. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في لن هذا ليس خاتم الخطوبة التقليدية |
Bu yüzden bu sabah onun su yatağından kaçmaya çalışırken tüm bu kendimden iğrenme olayı devam ediyordu. | Open Subtitles | لذلك هذا الصباح وبينما كنت احاول ان اهرب من هزيمته كان لدي هذا الكره لنفسي |
Evet. Ama bu aralar spora gidiyorum. Bu yüzden, bu sefer ben çıplağım. | Open Subtitles | نعم, عدا أنني كنتُ أتمرّن، لذا هذه المرّة, عليّ أن أكون بلا قميص |
Görüyor musun, işte bu yüzden bu adam bir dahi! | Open Subtitles | ـ لقد بعت؟ أرأيتم و لهذا السبب هذا الرجل عبقري |
İşte bu yüzden, bu bir cinayet davası. Anladın mı? | Open Subtitles | الأمر الذي يجعل هذه جريمة قتل,هل تفهمني؟ |
O yüzden bu, şirketlerin yapması gereken ikinci şey, | TED | لذا هذا هو الشيء الآخر الذي تحتاج الشركات للقيام به. |
Bu yüzden bu bir çözüm olmayacak, bize bu doku işini global olarak yapmamızı sağlayacak bir şey lazım. | TED | لذا هذا الحل لا يعدُ حلاً ولا يمكن اعتباره حلا بيولوجيا عالمي يمكن استخدامه على نطاق واسع |
Ve ben tamamen iyiyim, bu yüzden bu bebeğin içerisinde de çok fazla iyilik var. | Open Subtitles | و أنا جيدة كلياً ، لذا هذا الطفل لديهالكثيرمن الخيربداخله. |
Multimilyonerdir ve sanırım bu yüzden bu fotoğrafta gülümsüyor. | TED | إنه مليونير، وأعتقد هذا هو سبب ابتسامته في تلك الصورة |
Bu yüzden bu oyunu kızlar oynamıyor. | Open Subtitles | هذا هو سبب عدم لعب الفتيات هذه اللعبة ايها المدرب |
Bu yüzden bu kadar evlilik ölene kadar gidiyor zaten. | Open Subtitles | هذا هو السبب في الكثير من الزيجات تدوم إلى الأبد. |
Bu yüzden bu B planı. A planı çok daha güvenli. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أنها خطة بديلة الخطة أ أكثر أماناً |
Bu akşam giydiğimi zaten beğenmemiştim o yüzden bu benim için güzel bir çözüm oldu. | Open Subtitles | انا حتى لست راضية عن ما اخترت ان البسه الليلة لذلك هذا في الحقيقة حل عظيم لي |
Benim yüzümden üç masum insan öldü, kendi annem ve babam da dahil, bu yüzden bu sana benim sözüm, kitap, ve sana küçük kahverengi Jewkins ve kendime... içimdeki bu güçte ustalaşacağım, ama bunu kamu yararı için kullanacağım. | Open Subtitles | ثلاثة أشخاص أبرياء لقوا حتفهم بسبب لي، بما في ذلك والدتي والده، لذلك هذا هو وعدي لكم، كتاب، |
Bu yüzden, bu yük desenleri sadece güzel değildir. | TED | لذا هذه الانماط من الشحنات ليست مجرد جميلة. |
Bana karşı çok iyi davrandın... bu yüzden bu kadın benden sana, hediye! | Open Subtitles | لقد كنت طيباً جداً معي لذا هذه المرأة هي هديتي لك |
Sanırım ben değiştim ki bu yüzden bu olay tamamen senin suçun değil. | Open Subtitles | أَعتقد بأنّني تَغيّرتُ لهذا السبب هذا الشيءِ الكاملِ لَيسَ بالكامل خطئك |
Bu tanrının işi bu yüzden bu konu şükran günü için uygunsuz bir konuşma değil. | Open Subtitles | وهذا عمل الاله مما يجعل هذه المحادثه ملائمه لعشاء ليلة العيد |
O yüzden bu zaman aberasyonlarının yayılmasını önlemek ve açtıkları hasarı onarmak amacıyla zamanda yolculuk etmeliyiz. | Open Subtitles | "ولهذا يتحتَّم سفرنا عبر الزمن لوقف انتشار ما يسمى بالانحرافات الزمنية" "ولمحو تأثيرها الضار على التاريخ" |
Herkes buna inanmak istiyor, bu yüzden bu kadar dâhiyane. | Open Subtitles | الجميع يريد تصديق ذلك ذلك مايجعل الأمر بديهياً |
Bu yüzden bu adamla ilgili herhangi bilgiye ulaşırsanız bu bilgiyi Özel Ajan Nadine Memphis'le paylaşmanızı rica ediyorum. | Open Subtitles | لذا لو أيًا منكم يملك معلومات عنه أو عن مكان وجوده أنا أشجعكم على الإبلاغ عنها (إلى العميلة الخاصة (نادين ممفيس |
İşte bu yüzden bu maçı kazanmalıyız... sen ve ben. | Open Subtitles | و لهذا علينا ان نفوز بهذه المباراة انت و انا |
Bu yüzden bu yıl Amerika'nın 42 başkanını öğreneceğiz sırayla. | Open Subtitles | لهذا هذه السنة سوف نتعلم عن ال 42 رئيسا للولايات المتحدة بالترتيب |