"yüzeyde" - Traduction Turc en Arabe

    • السطح
        
    • سطح
        
    • سطحه
        
    • سطحها
        
    • فوق الأرض
        
    • عائمين
        
    • على الواجهة
        
    • السطحِ
        
    Kelp yosunu gibi bitkilerin buzdaki çatlaklar arasından gelişip yüzeyde serpildiğini hayal edebilirsiniz. TED تخيلوا النباتات هناك تنمو كالأعشاب البحرية خلال التشققات الثلجية حتى تظهر على السطح
    Jolinar yüzünü bana bir daha gösterirse, onu yüzeyde öldüreceğimi bilirdi. Open Subtitles جولينار كانت ستموت على السطح قبل أن تجعلنى أرى وجهها ثانية.
    Tanımlama tekniğin daha iyi, ama hala yüzeyde kayıp duruyorsun. Open Subtitles إن قدرتك الوصفية متحسنة، لكنك ما زلت تتزلجين على السطح
    Parmak tahta bir yüzeyde bir el baltası kullanılarak kesilmiş. Open Subtitles لقد تم قطع الاصبع باستخدام فأس صغيرة على سطح خشبي
    Dinleyin! Bu şeyler yüzeyde avlanıyor. Ne taraftan gittiklerini sanırım biliyorum. Open Subtitles توقفت ماكنة الصيد، أعتقد أنني عرفت أين مكان الخروج إلى السطح.
    Dinleyin! Bu şeyler yüzeyde avlanıyor. Ne taraftan gittiklerini sanırım biliyorum. Open Subtitles توقفت ماكنة الصيد، أعتقد أنني عرفت أين مكان الخروج إلى السطح.
    Sığınak ve güç kaynağı olarak kullanabilirsiniz yüzeyde kısa mesafeli uçuşlar yapabilirsiniz. Open Subtitles يمكنكم أن تستخدموه للمأوى والطاقة تقوموا بالطيران فى قفزات صغيرة حول السطح
    Böylece, nasıl büyüdüklerini, neye ihtiyaç duyduklarını ve yüzeyde nasıl yaşadıkları üzerine çalışabileyim. Open Subtitles حتى أتمكن من معرفة كيفية نموها, وماتطلبته لذلك و كيف عاشت على السطح
    Birkaç saat süren yol boyunca yüzeyde öylece ilerleyen bu siyah şekli gördüler. Open Subtitles بضع ساعات في رحلة صيد، رأوا هذا الرقم سوداء على السطح فقط المبحرة.
    Koşu ayakkabısının yüzeyde kalabilen yapısı sayesinde kopmuş ayak yüzeyde kalabilmiş. Open Subtitles طفو أحذية الرياضة تسبب للأقدام القابلة للفصل أن ترتفع إلى السطح
    Zamanla, bu minik iplikler sıvının içinde katmanlaşıyor ve yüzeyde bir tabaka oluşturuyorlar. TED مع مرور الوقت، هذه الخيوط الدقيقة تشكل من السائل طبقات وتنتج حصيرة على السطح.
    Birbirlerine yapışıyor, katmanlar oluşturuyor ve bize yüzeyde bir tabaka veriyorlar. TED وهي تلتصق ببعضها، مشكلة طبقات وتعطينا غطاء على السطح.
    Bu hücreleri petri kutularında gözlemliyoruz ve onların bir tabaka olarak sadece yüzeyde olduklarını görüyoruz. TED نعاين الخلايا في رقاقة، وتوجد مباشرة على السطح.
    Sonra en üstteki toprağı havalandırmak önemlidir, yüzeyde gevşek bir hâlde bırakmak gerekir. TED ثم إن هذا مهم لتهوية التربة السطحية وتركها بشكل فضفاض على السطح.
    Bir mikroskopla bakıp, onları yüzeyde görebilirsiniz. TED يمكنكم النظر عبر المايكروسكوب ورؤيتهم على السطح.
    Dış yüzeyde bir başka yüz bölgesi daha var ki burada daha birkaç yüz bölgesi daha var. TED هذه أخرى لكنها على السطح أيضا حيث يوجد مزيد من مناطق الوجه.
    Bugün Mars'ın yüzeyde hayat barındırması imkansız ama, belki de yeraltında saklanıyor olabilir. TED ليس هناك إمكانية للحياة على سطح المريخ حاليًا، ولكن ربما لا زالت تختبئ أسفل السطح.
    İzdüşüm bir nesnenin şeklinin temsilidir. Bir düzlem ya da yüzeyde... Open Subtitles الإسقاط عبارة عن تمثيل لشكل جسم ما على سطح أو مستوى
    Diğer ikisi bir otelin havuzunda yüzeyde duruyorlardı ve sırt üstü yüzmüyorlardı. Open Subtitles أما الآخران فكانا طافيين على سطح مغطس الفندق ولم يكونا يقومان بالسباحة
    Günümüzde bilim insanları, Mars'ın bir zamanlar büyük miktarda sıvı hâlde suyu yüzeyde barındırabilecek kadar sıcak olduğunu düşünüyor. Open Subtitles يعتقد العلماء اليوم أن المريخ كان يوما دافئا بدرجة كافية ليسمح بتدفق كميات كبيرة من المياه السائلة عبر سطحه
    Hatta burada, yüzeyde sıvı halde su kütleleri bile olabilirdi. Open Subtitles و ربما كان هناك سوائل قائمة من المياه على سطحها
    Efendim, sanırım bunların hepsinin amacı yer altı dünyasını yüzeyde yeniden organize etmek olmalıydı. Open Subtitles سيدي ، اعتقدت أن الفكرة من كل هذا كان لإعطائك القدرة على إعادة تنظيم العالم السفلي فوق الأرض
    Yakıt depoları da biz cankurtaran botlarına geçene kadar yüzeyde kalmamızı sağlar. Open Subtitles وخزّانات الوقود قابلة للطفو بما يكفي لتبقينا عائمين حتّى نبلغ عوّامات النجاة
    yüzeyde, tarihteki rolünün anlatıldığı bir seymiş gibi gözüküyordu. TED ومع ذلك، على الواجهة يبدو أنه يقوم فقط بتصوير ذريته التاريخية لما قد حصل.
    Deniz aslanlarının tek yapabileceği sardalyaları yüzeyde tutmak ve kendilerine katılması için diğerlerini beklemek. Open Subtitles كُلّ ما تستطيع أُسود البحر فعله هو ابقاء اسماك السردين عند السطحِ وإنتظار الآخرين للإلتحاق بهم.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus