"yığınları" - Traduction Turc en Arabe

    • أكوام
        
    • كومة
        
    • الأكوام
        
    • وأكوام
        
    • ترتفع حصيلة
        
    • جبال من
        
    Kaya yığınları dağ boyutuna ulaştığında çekim gücü süreci hızlandırır. Open Subtitles عندما وصلت أكوام الصخور لحجم الجبل تسرّع الجاذبية هذه العملية
    Ve büyük yaprak yığınları gibi görünen şey aslında iki tek yaprak. Sert çöl ikliminin etkisiyle zamanla parçalara ayrılmış. TED و مايبدو و كأنه أكوام من الأوراق هو في الحقيقة عبارة عن ورقتين فقط تمزقت إلى أجزاء بفعل الأحوال الصعبة للصحراء
    Daireler çizerek yürüdüğünüzü; kar yığınları arasındaki bacaklarınızın ağırlığını; rüzgarda kaybolan yakarışlarınızı bile bilmezsiniz. Open Subtitles ولا تعرف أنك تمشي في دوائر وثقل سيقانك في أكوام الثلج إختفاء صيحاتك في الريح
    Verimli yığınları bulup, güç vererek polindromik şekilde sabitlemesi için Etik Hedge'e hangi talimatları verebilir? TED أي نمط من التعليمات يمكن لإيثيك أن تزود بها هيدج لتمكنه بشكلٍ فعال من إيجاد وتحقيق كومة متناوبة ثابتة؟
    Beckett, burada saman yığınları var ama bir tane bile iğne yok. Open Subtitles بيكيت نحن عالقون في كومة قش لا تحوي على إبرة
    Böylelikle, biz bu yığınları kum tepecikleri boyunca ittiririz ve ve birincil bakterisel yüzeyi oluştururuz. TED وأعني أن نقوم بدفع الأكوام إلى الأسفل في الكثبان وننشيء طبقة أولية من البكتيريا
    Üçüncü ritüel ise: bu büyük ateşlerin ortasında kıyafet yığınları var. TED وبعد ذلك الطقوس الثالثة: ما بين كل الحرائق وأكوام الملابس الضخمة.
    İki polis memuru kayıp ve durmadan ceset yığınları oluşuyor. Open Subtitles والأدهى من ذلك اثنين من الضباط مفقودين، و قد ترتفع حصيلة الموتى.
    masnın üstünde para yığınları, uluslararası prestij, halka açılma şansı, ve daha da güzeli ismimizi değiştirmek zorunda değiliz. Open Subtitles على الطاولة سيكون هناك جبال من المال قيمة دوليةـ وفرصة للإشتهار وليس علينا تغيير إسمنا
    Kadın her şeyi saklıyormuş. Posta yığınları dahil. Open Subtitles .لقد احتفظت بكل شيء أكوام من البريد أيضاً
    Çöp yığınları şehirde bir salgın hâlini aldı. Open Subtitles أكوام القمامة أصبحت كارثية جداً في المدينة
    Neyse ki, yakınlarda Octavia'nın ürettiği uçan-blok olarak adlandırılan, havada durabilen taş yığınları köprü için gerekli bileşenleri oluşturuyor. TED لحسن الحظ، توجد أكوام من الحجارة العائمة جانبًا كمكونات للجسر... مُخترعة من قبل أوكتيفيا بحد ذاتها... تدعى الأحجار العائمة.
    Yirmi yıl öncesinden kalma gazete yığınları var. Open Subtitles أكوام من الصحف القديمة منذ عشرين سنة
    Değerli taş yığınları gibi mesela? Open Subtitles مثل أكوام كبيرة من المعادن الثمينة؟
    İnşa etme tutkusu soğudu ve yeniden inşa'nın coşkusu unutuldu, ve şimdi sadece hedonistik gerzeklerin yaptığı çöp yığınları var. Open Subtitles العاطفة لبِناء تَبريد و بهجة إعادةِ البناء نسيت، و الآن إنّه كومة نفايه المؤلّفون لهيدو نيستك عبيطون. اذا تحاول أن تحمي المدينة، ثمّ.
    ve her yerde ölmüş balıkların leş yığınları var Open Subtitles وهناكمثل، كومة منالأسماكالنافقةفيكلمكان
    Kirli çamaşır yığınları arasında yaşıyorsun. Open Subtitles انت تعيشين في كومة من الملابس المتسخة
    Eğer soydular beni bankadan para yığınları üzerinde oturan görüyor musun? Open Subtitles أتراني جالس على كومة من أموال البنك ؟
    Aslına bakarsan onu gece 12 olmadan görmüyorum. Oh, güzel. Kum yığınları azalmaya başladı. Open Subtitles طلبت منه ألا نتقابل قبل منتصف الليل جيد، بدأت الأكوام تصبح أصغر
    Daha çok göktaşı çarpıştıkça kaya yığınları da büyür. Open Subtitles بتصادم المزيد من الكويكبات، تزيد تلك الأكوام

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus