Hepsi evrenin arasında durur ve çok kötü bir yıkıma neden olur. | Open Subtitles | انه الشئ الوحيد اللذي يحول بين الكون وبين الدمار الشامل والعنيف له |
Bu yıkıma bir buzul sebep oldu. | TED | كل هذا الدمار تسببت به بحيرة نتجت عن نهر جليدي ذائب. |
Almanya'yı tam bir yıkıma sürüklüyor. | Open Subtitles | و هو يقود ألمانيا ناحية الدمار الشامل و الكامل |
Geçen Mayıs'ta, Çin'in Sichuan bölgesinde Richter ölçeğinde 7.9 büyüklüğünde korkunç bir deprem oldu. Geniş bir alanda müthiş bir yıkıma yol açtı. | TED | حصل زلزال عظيم بقوة 7.9 درجات دمار شامل في مناطق واسعه ، كما رصدها ريختر وقد رصدت الهزة الأرضية بأنها حدثت |
Bizi yıkıma götürmeden önce, liderlerimizi durdurmayı hedefliyoruz. | Open Subtitles | قررنا أن نوقف رؤساءنا قبل أن يصلوا بنا الى الهلاك |
Ölü sezondaydı ve o zamana kadar bütünüyle modası geçmiş ve pejmürdeliğe ve nihai bir yıkıma doğru çöküşe geçmişti bile. | Open Subtitles | كان نهاية الموسم وقتها، وأصبح موضة قديمة وبدأ بالفعل يهبط إلى الخسة وإلى الهدم في نهاية المطاف. |
Ekibim ordunun tarihteki en büyük yıkıma yol açacak güçteki silahı yapmasına engellemekle görevlendirildi. | Open Subtitles | لقد تم تكليف فريقى لمنع الجيش من بناء أقوى سلاح للدمار الشامل فى التاريخ |
Karşılıklı olarak yıkıma çağıracağını tercih edersiniz. | Open Subtitles | والذي تفضلين ان تسميه التدمير المؤكد المتبادل |
Siz ölümlülere barışın kuşunu sunuyorum böylece yolunuzu değiştirebileceksiniz ve bu yıkıma bir son verebileceksiniz. | Open Subtitles | أعرض عليكما أيها الفانيين طير السلام لعل تفكيركما يتغير وتنهيا هذا الدمار |
Sadece bir tek yaratık bu kadar çok yıkıma neden olabilir. | Open Subtitles | فقط مخلوق واحد يمكن أن يخلق كثير من الدمار |
Çılgınlık. Bu anlamsız yıkıma bir son verilmeli. | Open Subtitles | جنون، يجب أن يتوقف هذا الدمار عديم المعني |
O yıkıma rağmen nasıl oluyor da bunca gizli parça bulabiliyoruz? | Open Subtitles | ما لا أفهمه كيف نجد العديد من المكونات المخبأة بين كل هذا الدمار ؟ |
Günümüzde karbondioksitin iklim değişikliğinde yıkıma yol açan tehlikeli bir gaz olduğu düşünülür. | Open Subtitles | اليوم، يخطر ببالنا أن غاز ثاني أكسيد الكربون غازٌ خطر، يُسبب الدمار عن طريق تغير المناخ. |
Peki erkeğin cesaretini veya kadının hiç durmadan ölümcül yıkıma götüren gözü pekliği ile ihtirasını kim tarif edebilir? | Open Subtitles | لكن من يستطيع تخيل وقاحة الرجل و فجور و شهوة النساء التى لا يوقفها شئ و حصيلتها هي الدمار القاتل؟ |
Çünkü sen, bu zararsız altını, ölüm ve yıkıma çevireceksin. | Open Subtitles | لأنك تريد تحويل هذا الذهب غير الضار إلى موت و دمار |
Hayır, aslında, özgür iradeye inanışları öylesine güçlü ki bildiğimiz normal insanlar ile dolu tüm bir galaksi yıkıma sürüklense bile karışmayacak ve bilgilerini bunun için kullanmayacaklar. | Open Subtitles | لا، بالواقع إنها تؤمن بالإرادة الحرة بشدة ولا يتدخلون، أو يستخدمون معرفتهم.. حتى لو كان يعني هذا دمار مجرة مليئة بالبشر |
Şehir boyunca bayağı yıkıma yol açmışsınız. | Open Subtitles | لقد تسبّبتم يا رفاق في دمار لا بأس به عبر المدينة |
"yıkıma giden kapı geniş, yol serbesttir ve birçok kişi bu yolu bulabilir." | Open Subtitles | ورحب الطريق الذي يؤدي الى الهلاك وكثيرون هم الذين يدخلون منه |
"yıkıma giden kapı geniş, yol serbesttir ve birçok kişi bu yolu bulabilir." | Open Subtitles | "كلمة الله تقول ما اوسع الباب" المؤدى الى طريق الهلاك |
Kiracılar içerideyken yıkıma başladınız. | Open Subtitles | لقد بدأت الهدم و المستأجرين لا زالوا في المبنى. |
Bilmiyorum ama neden olduğu şu yıkıma baksana. | Open Subtitles | -لا أعرف . لكن انظروا للدمار الذي سبّبه. |
Kontrolden yıkıma... Tüm sektörde karanlıktayız. | Open Subtitles | من التحكم إلي قسم التدمير والإزالة |
İnsanlığın vahşi mizaçı bizi neredeyse kitlesel bir yıkıma götürüyordu. | Open Subtitles | ،الطبيعة الهمجية للبشر ستقود لا محالة للإبادة الجماعية |