fakat tropik iklimde yaşadığınızı düşünün. Bir gün kulübenizin dışına çıkıyorsunuz ve evinizin etrafında, yumuşak toprağın üzerinde birkaç ayakizi bırakıyorsunuz | TED | ولكن لنفترض أنّكم تعيشون في منطقة استوائية وفي أحد الأيام، خرجتم من الكوخ وتركتم آثار أقدامٍ في الوحل المحيط بالمنزل |
Ancak ortak bir gerçeklikte yaşadığınızı kabul etmeden bu alanı mesken tutmaya çalışamazsınız. | TED | لكن لا يمكنمكم السعي للعيش في ذلك المكان إذا كنتم لا تتقبلون فعلًا بأنكم تعيشون نفس الواقع. |
Senin için de uygunsa, hakime Marco'yla senin benimle yaşadığınızı söyleyeceğim. | Open Subtitles | إن لم يكن عندك مانع, فسأخبر المحكمة أنك وماركو تعيشان معي. |
Dur bakayım, ikinizin bir çocuğu olduğunu ve aynı evde birlikte yaşadığınızı sanıyordum. | Open Subtitles | لحظه، ظننت بأنه لديكما أبن و إنكما تعيشان في منزل معاً |
Biraz araştırma yaptım ve teyzenin evinde yaşadığınızı öğrendim. | Open Subtitles | , وقُمت بالتحقّق .. وعرفت أنكِ تعيشين في منزل خالتكِ |
Dr. Morgan, çok şey yaşadığınızı biliyorum. | Open Subtitles | دكتور مورغان، أنا أعلم أنك مررتَ بالكثير |
Evet, ne yaşadığınızı tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | هذا المتابع كان مجرد ورقة شجر مقارنةً بأول أعمالي أعرف بالضبط ما تمر به |
Ne yaşadığınızı tam olarak bilemem ama bu vakaları bilirim. | Open Subtitles | لا اعرف بالضبط ما الذي تمرون به لكنني اعرف هذه القضايا |
Dinleyin huysuzlar. Nerede yaşadığınızı ve nerede uyuduğunuzu gördüm. | Open Subtitles | إسمعوا يا أيها المعتوهين الصغار، أنا أعلم أين تعيشون |
Dinle, Dharma, Larry geri geldiği zaman ikinizin sadece beraber yaşadığınızı söyleyelim, tamam mı? | Open Subtitles | إسمعي دارما عندما يعود للخروج لاري لنقل أن كليكما تعيشون سوية , حسنا |
Sizin California'da yaşadığınızı bilmiyordum. | Open Subtitles | لم اكن اعلم انكم تعيشون هنا مالذى تفعله هنا؟ |
Nerede yaşadığınızı gördüm. Nasıl geleceğimi biliyorum. | Open Subtitles | لقد رأيتُ أين تعيشون وعرفت كيف أصل أليكم |
Bak. Hangi ütopik dünyada yaşadığınızı bilmem ama benim yaşadığım dünyada kadınların silaha ihtiyaçları var. | Open Subtitles | انظروا، أنا لا أعرف في أي مدينة فاضلة تعيشون |
- En azında benim durumumda. - Annemle beraber yaşadığınızı biliyorum. | Open Subtitles | ليس أنا على أي حال أعلم أنك وأمي تعيشان مع بعضكما في ماريبورو لا أظن أن النجوم تعلم بهذ؟ |
İlk olarak umurumda değilsin. İkincisi, nerede yaşadığınızı bile bilmiyorum. | Open Subtitles | أوّلاً، لستُ مهتماً ثانياً، لا أدري حتّى أين تعيشان |
Bir insana, farklı hayatlar yaşadığınızı nasıl söylersin ki? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تخبر شخص بأنكما تعيشان حياة متفرقة؟ |
Daha önce burada yaşadığınızı söylemiştiniz. Bu konuda konuşabileceğin bir arkadaşın var mı? | Open Subtitles | قلتِ أنّك كنتِ تعيشين هنا بالسابق أهنالك أصدقاء قد تستطيعين التحدّث إليم؟ |
Şu an rehabilitasyon merkezinde yaşadığınızı biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف أنك تعيشين في مركز لإعادة التأهيل |
- Burada yaşadığınızı sanıyordum. | Open Subtitles | (و أرجع إلى منزلي في (ستريتام لقد كنت أعتقد أنكِ تعيشين هنا يا سيدتي |
Dr. Morgan, çok şey yaşadığınızı biliyorum. | Open Subtitles | دكتور مورغان، أنا أعلم أنك مررتَ بالكثير |
Neler yaşadığınızı herkesten çok iyi anlarım. | Open Subtitles | أنا أعلم أكثر من أى شخص ما تمر به |
Ne yaşadığınızı tam olarak bilemem ama bu vakaları bilirim. | Open Subtitles | لا اعرف بالضبط ما الذي تمرون به لكنني اعرف هذه القضايا |
ve bir sonraki defa yabancı birisi ile tanıştığınız zaman bir istek: Subjektif bir gerçekliğin içinde yaşadığınızı anlayın ve o da | TED | ولذلك في المرة القادمة التي تقابل فيها شخصا ما، غريب رجاء واحد تفهم أنك تعيش الحقيقة المطلقة كذلك هو |
Şu an neler yaşadığınızı tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | واعلم ما تمرين به |