Kalp-damar rahatsızlığı medeniyetin getirdiği bir hastalık, yaşam tarzının hastalığı, çünkü çok fazla yanlış şey yiyoruz ve yeterince doğru gıda almıyoruz. | Open Subtitles | مرض اﻷوعية القلبيّة هو مرض الحضارة. إنّه مَرض أسلوب الحياة ﻷنّنا نتناول الكثير من اﻷشياء الخاطئة |
Tam olarak öyleydim, herkese bu yaşam tarzının ne kadar müthiş olduğunu, beni kurtardığını, kalp hastalığımı geçirdiğini anlatmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | وكنتُ أحاول إخبار الجميع كم هو رائع أسلوب الحياة هذا، وأنّه قد أنقذني، وعَكسَ مَرَضي القلبي. |
Sanırım bu yaşam tarzının beğenilen özelliği de bu. | Open Subtitles | أعتقد بأن هذا هو أهم نقاط أسلوب الحياة |
Hatta politikacıların bile gay yaşam tarzının uygarlık için terörden daha büyük bir tehdit olduğunu söylediklerini duydum. | TED | حتى أنني سمعتُ سياسيين يقولون أن أسلوب حياة مثليي الجنس أعظم تهديدٍ للحضارة من الإرهاب. |
Rudy ve Paul'un yaşam tarzının Marco'yu kötü etkileyeceği konusunda endişelenmiyor musunuz? | Open Subtitles | ألم تفكري أبداً حول التأثير.. الذي يمكن ان يسببه أسلوب حياة رودي وبول لماركو؟ |
Hepsi Hickory Arms yaşam tarzının bir parçası. | Open Subtitles | هذا كله من أسلوب الحياة .( في (هيكوري أرمز |
Stefan Salvatore, ceset avlamak düzgün bir insanın yaşam tarzının bir parçası değildir. | Open Subtitles | ({\pos(190,220)}ستيفان سلفاتور)، إن القتل ليس جزءًا من أسلوب حياة متزنة ذات أنسانية يقظة. |
(Kahkahalar) Çünkü ben aşığım ve öyle görünüyor ki bu sizi hakkında uyardığım gay yaşam tarzının bir parçası. | TED | (ضحك) لأنني أيضاً ، أعيش في حب ، ومن الواضح أن هذا جزءٌ من أسلوب حياة مثليي الجنس |
Bu bir yaşam tarzının korunması. | Open Subtitles | إنه للحفاظ على أسلوب حياة . |