Amir bey, sürekli ayrı tutacağımız çocuklarımızla nasıl yaşamamızı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | كيف يفترض أن نعيش وابنانا منفصلان بصفة دائمة أيها المأمور؟ |
Bu topraklar Sırp kanıyla ıslandı. Ve burada yaşamamızı mı istiyorlar? | Open Subtitles | وهذه الأرض غارقة بالدماء الصربية, والآن يريدوننا أن نعيش هنا .. |
O hayallere inanmak ve korkularımızla kafa kafaya yüzleşmek hayatlarımızı yaşamamızı sağlar sınırlarımızın ötesini. | TED | الإيمان بتلك الأحلام ومواجهة مخاوفنا وجهاً لوجه هو ما يجعلنا نعيش حياتنا خارج نطاق حدودنا. |
Mutluluğun bizi daha iyi bir çalışan, daha iyi bir ebeveyn ve eş yapması gerek; uzun yaşamamızı sağlaması gerek. | TED | من المفترض أن السعادة تجعلنا أفضل كعمّال وآباء وشركاء؛ ومن المفترض أن تجعلنا نعيش أطول. |
Ama Tanrı bizi, ne tarafa gittiğimiz önemli olmadan her birimiz gülmek ve ağlamak incinmek ve kutlamak için bir topluluk içinde yaşamamızı sağlıyor. | Open Subtitles | و لكن الله جعلنا نحيا فى مجتمع لكى نضحك و نبكى لكى نتألم و نحتفل مع بعضنا أياً كانت الظروف |
Bizden şarap mahzeni olmayan bir yerde yaşamamızı bekleyemezler, değil mi? | Open Subtitles | أعني، أنه بالتأكيد لا يمكننا تقبل فكرة أن نسكن هنا من دون مخزن للنبيذ |
Sorabilir miyim, annemin ve herhalde bizim de nerede yaşamamızı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | و أين ، إذا كان يمكننى أن أسأل تتوقع أن تعيش أمى أو على ما أعتقد أن نعيش نحن أيضاً ؟ |
Onlar bizim geçmişte yaşamamızı istemezdi, hele şimdi birbirimizi bulduktan sonra. | Open Subtitles | ـ هم لا يريدونا أن نعيش في الماضي ليس الآن عندما وجدنا بعضنا البعض إنظري هنا. |
Ve pişmanlıkla ya da sorumlulukla yaşamamızı... istemiyorum. | Open Subtitles | و أنا لا أريدنا أن نعيش معاً بأي ندم أو لوم |
New York'a doğru peşine takılırsam, en fazla peri masallarındaki gibi sonsuza dek mutlu yaşamamızı ümid edebilirim. | Open Subtitles | إذا لحقتك لنيويروك سأكون فقط آمل ضد الأمل ان نعيش بسعادة إلى الأيد |
Düşman bizden korku içinde yaşamamızı istiyor ama asıl korkması gereken onlar. | Open Subtitles | العدو يريدنا أن نعيش في خوف لكنّهم هم الذين يجب أن يكونوا خائفين |
Ve annen gibi üçlü bir grup olarak mı yaşamamızı istiyorsun? | Open Subtitles | وتريدين أن نعيش في علاقة ثلاثية مثل أمك؟ |
Sadece nişanlanmamıza rağmen hâlâ birlikte yaşamamızı biraz saçma. | Open Subtitles | أعتقد فقط من السخافة أننا مخطوبان ولا نعيش معاً |
Hayatımızdan çıkanlar bize hep anı yaşamamızı söylerler ama ben her zaman hayatımın bir saniye gerisinde hissediyorum hiç o anda değilim. | Open Subtitles | وكل الرواد قالوا بأننا علينا أن نعيش حاضرنا ولكني أشعر دائماً بأني على بعد ثانية واحد من حياتي الخاصة |
Ama onun kurallarına göre yaşamamızı bekliyor. Kuralları çiğnersek ölmeden önce tövbe etmemiz yeterli, böylece bağışlanırız. Doğru mu? | Open Subtitles | وان نعيش بقواعده ولو أخطأنا أن نطلب الغفران ليسامحنا أهذا صحيح؟ |
Ve Storybrooke'u yok etmeye gelirsek bu barış içinde yaşamamızı sağlaması için ödenecek ufak bir bedelden ibaret. | Open Subtitles | و تدمير ''ستوري بروك'' يبدو ثمناً بخساً مقابل أنْ نعيش بسلام |
Birlikte yaşamamızı istiyordu ama evinizde yer yoktu. | Open Subtitles | ,أرادنا أن نعيش معاً .ولكن لم يكن هناك متسع في شقّتك |
Dünyada kalan vaktimizde iki insanın yaşayabileceği kadar yakın yaşamamızı istiyorum. | Open Subtitles | وأريد أن نعيش متقاربين جداً فيما تبقى من حياتنا |
Ona tanıklık etmemizi ve onunla bir yaşamamızı sağlayacak gücü vermesi için bunları yiyeceğiz ve içeceğiz. | Open Subtitles | نحن نأكل و نشرب منهم الآن لتعطينا القوة لنشهد له و نعيش مجتمعين معه |
Ama Tanrı'nın korku içinde yaşamamızı istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن لا أظن أن الله يريدنا أن نحيا فى خوف |
İçlerine karbon dioksit çeker ve dışarıya bizim yaşamamızı sağlayan oksijeni salarlar. | Open Subtitles | تأخذ ثاني أوكسيد الكاربون وتطرح الأوكسجين الذي نحتاجه لكي نحيا |