"yaşamanın" - Traduction Turc en Arabe

    • العيش
        
    • للعيش
        
    • لتعيش
        
    • بالعيش
        
    • تعيشي
        
    • عيش
        
    • لنعيش
        
    • للتعايش
        
    • تعيش مع
        
    • التعايش
        
    • الحياة في
        
    • من الحياة
        
    • لبقائك حياً
        
    • عالما أنه سيلاقى
        
    • الحياة إذا
        
    Ama yine de, yaşadığını hissedemezsen yaşamanın bir anlamı olmaz.. Open Subtitles من ناحية اخرى، لا طعم للحياه ان لم تستطع العيش
    Başka biri için yaşamanın, güzel birşey olduğunu bana öğreten öğretmen. Open Subtitles الذي علّمَني بأنّ هناك الكثير من السعادة في العيش لشخص آخر
    Burada yaşamanın keşişlerin bizlere öğrettiği yaşamdan çok daha farklı olduğunu duymuştum. Open Subtitles كنت أعرف أنها مختلفة تماماً عن الطريقة التي علمنا الناسكون العيش بها
    Böyle bir yerde yaşamanın tek yolu kendi işine bakmaktır. Open Subtitles الطريقة الوحيدة للعيش في هذا المكان بأن تبقى في حالك.
    Radha kaçık insanlarla yaşamanın zor olduğunu tüm dünya bilir. Open Subtitles راداها العالم يعرف أنه من الصعب العيش مع إنسان مجنون
    Tabii. Canını sıkan bir evde yaşamanın nesi hata ki? Open Subtitles أجل، ما الخطأ في العيش في بيت يستطيع أن يصعقك
    Birlikte yaşamanın en keyifli şeylerinden biri beraber kahvaltı etmektir. Open Subtitles لعلمك، إن إحدى متع العيش معاً هي تناول الفطور سويّة
    Artık yaşamanın bir anlamı olmadığına karar verdin değil mi? Open Subtitles قررت ذلك، الحياة لا تستحق العيش بعد الآن، أليس كذلك؟
    Karanlık, çarpık kişilerle aynı dünyada yaşamanın getirdiği sonuçları nihayet öğrendin. Open Subtitles لقد تعلمت أخيرًا عواقب العيش في هذا العالم مع هؤلاء الأشرار.
    Gurbette yaşamanın görkemli bir şey olduğu izlenimini verirler hep. Open Subtitles دائما ما يعطوننا هذا الإنطباع بأن العيش خارج البلاد مبهر
    Artık yaşamanın bir anlamı olmadığına karar verdin değil mi? Open Subtitles قررت ذلك، الحياة لا تستحق العيش بعد الآن، أليس كذلك؟
    Ve umarım bir gün ordular terhis edilip insanlık şiddet ve baskı olmadan beraber yaşamanın bir yolunu bulabilir. TED وأتمنى ذات يوم ان نتخلى عن حاجتنا لوجود الجيوش وان يتمكن البشر من العيش سوية دون عنف و دون قمع
    Sadece içinde söylemek istediğin bir şey ile yaşamanın nasıl bir his olduğunu bilebilrsin. TED كنت فقط تعرف ما تشعر به لدى العيش داخل خزانة.
    Bu teknoloji eşcinsel bir Ugandalı ya da Rus'a göre baskı altında yaşamanın neye benzediğini dünyaya göstermesine değer. TED ما قيمة هذه التكنولوجيا لشاذ أوغندي أو روسي محاولين إظهار للعالم كيف يكون العيش تحت الاضطهاد؟
    Doğru dürüst yaşamanın bir yolunu bulmak istiyorsak, bunu düzgün yapmalıyız. Open Subtitles ,إذا كنّا سنجد طريقة كريمة للعيش فعلينا فعل هذا بشكل صحيح
    Ama bakın. Bir dolar ile 25 dolar arası yaşamanın şartları şuan yok buluyor, ve 2030'a kadar bakın ne kadar düzelir. TED ولكن انظر. الحالة التجريبية للعيش بأقل من دولار و 25 سنت متجه للأسفل، و انظروا إلى أين تتجه بحلول 2030.
    Hayatın karakteristiğine en güzel örnek; kaplumbağa, çünkü kaplumbağa aynı anda, yaşamanın ve çalışmanın bir örneği. TED أفضل مثال لنوعية الحياة هو السلحفاة، لأن السلحفاة هي مثال للعيش والعمل معاً.
    Benim evime gelip, benimle birlikte yaşamanın çok iyi olacağını düşünüyorum. Open Subtitles كنت أفكر أن أفضل فكرة أن تأتي لتعيش معي في منزلي.
    Sen altında bezle dolaşırken, ben itfaiye istasyonunda yaşamanın hayalini kuruyordum. Open Subtitles انا أقصد انني حلمت بالعيش هنا بينما انت ما تزال بالحفاظات
    İkinci olarak, biraz hayatını yaşamanın vakti geldi Temperance, insanlarla biraz bağlan. Open Subtitles حان الوقت لكِ لكي تعيشي قليلاً تيمبرانس تواصلي مع الأشخاص الأخرين
    Elbette planlamadığın bir hayatı yaşamanın ne demek olduğunu biliyorum. Open Subtitles نعم، عيش الحياة التي لم نخطط لها أعلم ما يعني هذا
    Ortadaki kısımda yaşamanın, sahip olduğumuz beden ve akılla başa çıkmanın yollarını bulmalıyız. TED نحتاج إلى طرق لنعيش في المساحات البينيّة، ندير أجسامنا ونتدبر ما تحويه عقولنا في اللحظة التي نعيشها.
    Böyle bir şeyle yaşamanın çok zor olduğunu biliyorum, hepimiz için geçerli. Open Subtitles تدرك كم هذا شي قاسي للتعايش به , لنا كلنا
    O ikisiyle yaşamanın ne kadar zor olduğunu bilmiyorsunuz. Open Subtitles حاول فقط أن تعيش مع هؤلاء الأثنان وحينها ستعرف مقدار الضغط
    Sadece makinenin nasıl çalıştığını değil, onlarla birlikte yaşamanın nasıl olduğunu da. TED ليس فقط عن كيفية عمل تلك الآلات، بل عن ماهية التعايش معهم.
    Hiçbir kuralın olmadığı bir yerde yaşamanın nasıl olduğunu hiç merak ettiniz mi? TED هل تخيلت يوماً كيف قد تكون الحياة في مكان خالٍ من أي قواعد؟
    Ailem yanımda olmadıktan sonra yaşamanın ne anlamı var? Open Subtitles اذا لم تكن عائلتي بجانبي ما الفائدة من الحياة انت دائما تفكر إلا في نفسك
    yaşamanın tek nedeni, Sam Winchester işe yarıyor olmandı. Open Subtitles , (السبب الوحيد لبقائك حياً يا (سام وينشستر هو أنك كنت مفيداً
    yaşamanın, ölmekten çok daha korkunç olduğunu öğrenerek çölün yakıcı idam yerinde ilerlemeye devam etti, evliyaların ve peygamberlerin Tanrı'nın amacı için temizlenip, arındığı yere. Open Subtitles عالما أنه سيلاقى مصيرا أفظع و هو يعيش أكثر منه و هو ميت كان يُقاد إلى الأمام خلال بوتقة الصحراء الملتهبه حيث الرجال الأتقياء و الأنبياء يتم تنقيتهم و تطهيرهم
    Harika. "Göt" diyemedikten sonra yaşamanın ne anlamı var? Open Subtitles حسناً, هذا عظيم ما الهدف من الحياة إذا لم أستطع أن اقول مؤخرة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus