Zamanı durdurup oğlumun o anı sonsuza dek yaşamasını isterdim. | Open Subtitles | أردت إيقاف الزمن و ترك ابني يعيش بتلك اللحظة للأبد |
Burada gördüğünüz hiç kimsenin aşırı yoksulluk içinde yaşamasını istemediğiz nokta. | TED | فهنا على سبيل المثال، هذا هو التاريخ الذي نعتقد أنّه لن يكون بحلوله أيّ شخص يعيش في فقر مُدقع. |
Ben anıtımın dünyada yaşamasını ve deveran etmesini istedim. | TED | أردت لنصبي التذكاري أن يعيش وينتشر في العالم. |
Condé'nin yaşamasını istiyorsan sana pahalıya patlayacak. | Open Subtitles | لو أردت لكوندي أن يحيا, سيكلفك هذا أكثر مما تعرض. |
Büyük bir saksafon ustasının insanca yaşamasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد لأعظم عارفي الساكس أن يعيش بشكل لائق |
Tanrı kimsenin böyle bir ölüm yaşamasını istemez. | Open Subtitles | الله لا يريد لرجل أن يعيش هذه الطريقة من الموت. |
Bir farenin bu kadar uzun yaşamasını sağladıysa benim daha ne kadar zamanım var? | Open Subtitles | إذا كان إستطاع أن يجعل فأرا يعيش كل هذه الفتره فكم تبقى لى ؟ |
Hayatını toplum dışına itilmiş bir şekilde yaşamasını, toplumun saygıdeğer bireyleri tarafından reddedilmesini ve hor görülmesini ister misin Rose? | Open Subtitles | أتريديه أن يعيش طوال حياته منبوذاً، مردوداً ومحتقراً من أفراد المجتمع النزيهين؟ |
Herkesin yaşamasını istiyorsan, onları gezegenin dışına geçitle çıkarmalısın. | Open Subtitles | إذا أردت أن يعيش الجميع فأرسلهم للعالم الخارجي بالبوابة النجمية |
Bu delikanlının yaşamasını istiyorsanız; | Open Subtitles | اذا كنت تريدين هذا الصغير ان يعيش عليك ان تعطيني بعض الاسبرين |
Eğer bebeğin yaşamasını istiyorsanız, hasar kontrol. | Open Subtitles | إذا أردت أن يعيش الطفل السيطرة على الضرر |
Çabucak alıştığı bu tarzda yaşamasını istiyorsan tabii. | Open Subtitles | لو اردته ان يعيش بنفس الطريقة التي تعود عليها بسرعة و بشكل تام |
İki çocuğun da yaşamasını istiyorsanız tek seçenek bu. | Open Subtitles | إذا أردتما أن يعيش الطفلان فهو الخيار الوحيد |
Ve hayatı boyunca beni hapishaneye attıran delil olduğunu bilerek yaşamasını istemiyorum. | Open Subtitles | وانا لن اسمح له بان يعيش في الحياة ويعاني من انه كان الدليل الذي ادخلني السجن |
Tüm kalbimle Kral'ın günahları için dua etmenizi sizinle sağlık ve refah içinde uzun yıllar yaşamasını dilerim. | Open Subtitles | أطلب منكم من كل قلبي أن تصلوا لسمو الملك وأن يعيش طويلا معكم في صحة وإزدهار |
Yaşamak istiyor musun? Babanın yaşamasını istiyor musun? | Open Subtitles | ، تريدين أن تعيشي أتريدين والدكِ أن يعيش ؟ |
Birinin yaşamasını sağlayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن ادعَ احدهم يحيا فقط |
Sağ kalan tek kişi bu, onun yaşamasını istemez misin? | Open Subtitles | .إنها الناجية الوحيدة ألا تريد منها أن تحيا ؟ |
Çocuklarının karton bir evde mi yaşamasını istersin? | Open Subtitles | هل تريد لأطفالك ان يعيشوا مشردين في علب كرتون ؟ |
Orada yaşamayacaksa, başkalarının da yaşamasını istememiş. | Open Subtitles | إن لمْ تستطع هي العيش فيه فلا أحد غيرها سيعيش فيه أيضاً |
Protein kodu havada daha uzun süre yaşamasını sağlayacak şekilde değişmiş. Yani grip gibi bulaşıyor. | Open Subtitles | تغيرت شفرة البروتيين معا ً يسمح له بالعيش لفترة أطول في الهواء |
Angel'in hep yanımızda yaşamasını istedim ama bu şekilde değil. | Open Subtitles | لقد رغبت دائما أن تعيش معنا إنجل ولكن ليس هكذا |
Çocuklarımın öyle bir anne ile yaşamasını istemedim. | Open Subtitles | لم أرد أولادى أن يترعرعوا مع أم من تلك النوعية |
Uçan payandalar, tıpkı katedrallerdeki gibi, ağacın tepesini güçlendirmeye yarar. ve o bireyin daha uzun yaşamasını sağlarlar. | TED | تساعد الدعامات الطائرة علي تقوية قمة الشجرة، كما تفعل في الكاتدرائيات. وتساعدها لتعيش لفترة أطول عبر الزمن. |