Ne kadar tehlikeli bir geri zekalı olsanda artık beraber yaşayabiliriz. | Open Subtitles | الآن يمكننا العيش معك مجدداً على الرغم من أنك متخلف خطير |
Yararlıca kullanırsak, daha sağlıklıca ve güzelce yaşayabiliriz. | TED | وإذا كنا نستخدمهم جيدًا، يمكننا العيش بصحة أفضل وبشكل أجمل. |
Ama ayrıca toplum olarak gerçekten barış içinde de yaşayabiliriz ve aslında savaşa benzer bir çok eğlenceli şey keşfettik. | TED | ولكن نستطيع العيش معاً بسلام، ولقد اخترعنا كل أنواع الطرق المسلية من مثلاً، لعب الحرب. |
Bunca yıldır... hiç kimseye bir zararı olmadı. Canlı bir kanıtı. Birlikte yaşayabiliriz. | Open Subtitles | لم يضر أحداً, كان يعيش هادئاً لكننا لا نعيش معاً ونحترم مصير بعضنا |
İnsanların gerçekten yapabilecekleri her şeyle görüldüğü, potansiyellerini gerçekleştirme fırsatına sahip oldukları bir dünyada yaşayabiliriz. | TED | يمكننا أن نعيش في عالم حيث ينظر للناس حسب قدراتهم وتتاح لهم الفرصة لتحقيق إمكاناتهم الكاملة. |
Ve bu inancı nasıl yaşayabiliriz? Böylesi bir inancı ben nasıl yaşarım? | TED | كيف يمكن لنا أن نعيش مثل هذا الإيمان؟ كيف يمكن لي أن أعيش مثل هذا الإيمان؟ |
Belki kütüphanesiz yaşayabiliriz, senin, benim gibi insanlar. | Open Subtitles | ربما نستطيع العيش بدون مكتبات، أنا وأنت ربما |
Ya da mutantlarla beraber yer altında yaşayabiliriz. Biraz ateş onlara patronun kim olduğunu gösterecektir. | Open Subtitles | يمكننا العيش تحت الارض مع المتحولون بعض النار ستريهم من هو الزعيم |
Yani, eğer benimle evleneceğine söz verirse hepimiz büyük bir evde yaşayabiliriz. | Open Subtitles | وأذا ما وعدني انه حقا سـ يتزوجني سيتسنى لنا جميعا العيش في بيت كبير |
Hristiyanlar ve müslümanlar arasında barış var. Beraberce yaşayabiliriz. Selahaddin ve Kralımızla birlikte yaşamayı deneyebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع العيش كلنا سوية بين صلاح الدين والملك |
Beraberce yaşayabiliriz. Selahaddin ve Kralımızla birlikte yaşamayı deneyebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع العيش كلنا سوية بين صلاح الدين والملك |
Tabii, hatta dükkanın üzerinde oturup birlikte müthiş maceralar yaşayabiliriz. | Open Subtitles | نعم, ونستطيع العيش فوق المحل ونستمتع بمغامرة رائعة |
Bu şekilde gidersek eskisi gibi yaşayabiliriz. | Open Subtitles | اذا عشنا هكذا يمكننا أن نعيش كما في السابق |
Eğer sadece muz yiyerek, orada 50 yıl bile yaşayabiliriz. | Open Subtitles | أعتقد أننا لو لم نأكل شيئاً سوى الموز قد نعيش لـ 50 سنة، ربما 100 سنة |
Eğer San Carlos'a geri dönersek, orada yaşayabiliriz. | Open Subtitles | إذا نعود إلى سان كارلوس على الأقل نحن يمكن أن نعيش |
Birbirimize saygı duyup eşit olarak birlikte, sevgiyle yaşayabiliriz. | Open Subtitles | كنظائركم نحترم بعضنا البعض و نعيش سوية بالحب |
Burada mutlu bir şekilde bir süre yaşayabiliriz, yani, canım ölmek istediğinde, ziyaret etmekten geri kalma. | Open Subtitles | يمكننا أن نعيش هناك سعداء جدا لبعض الوقت لذا.. وقتما تشعر بأنك تموت خذ راحتك فى الزياره |
Biz şerefli yaşayabiliriz, ama şerefli ölemeyiz. | Open Subtitles | يمكن أن نعيش بكرامتنا لكن لا يمكن الموت بها |
Sanırım hisler olmadan da yaşayabiliriz. Kimler katılıyor? | Open Subtitles | اعتقد اننا من الممكن ان نحيا بدون مشاعر من معى؟ |
Ben orada olmazsam nasıl hep beraber yaşayabiliriz? | Open Subtitles | كيف سنعيش جميعنا سوياً لو إنني لست موجود؟ |
Bu şekilde barış içinde ve mutlu yaşayabiliriz. | Open Subtitles | هذه هى الطريقة المثلى لنعيش فى سلام وسعادة |
Böylece bir gün bu dünyevi suretlerimizden sıyrılır ve Bahçe'de, Aydınlık olarak hep beraber yaşayabiliriz. | Open Subtitles | على أمل أنه في يوم ما سنتخلص من هذه الأشكال الدنيويه ونعيشُ كالأنوار في الجنان |
Ama biz bununla yaşayabiliriz. | Open Subtitles | لكن . يمكننا يمكننا التعايش مع هذا |
Bir süre yüksek orta tabaka olarak yaşayabiliriz. | Open Subtitles | بالتأكيد يمكننا الحياة داخل الطبقة المتوسطة لبعض الوقت .. |
Dışarıda yardıma muhtaç onca insanın varlığından haberdarken nasıl yaşayabiliriz ki? | Open Subtitles | كيف من المفترض، أن نتعايش مع هذا؟ معرفة أن هنالك شخصٌ في الخارج، يحتاج مساعدة |
Ama eğer bu olursa sonsuza dek birlikte yaşayabiliriz. | Open Subtitles | كلا، لكن حينها بمقدورنا أن نكون معاً إلى الأبد، |