"yaşayan bir" - Traduction Turc en Arabe

    • يعيش في
        
    • الذي يعيش
        
    • حي
        
    • التي تعيش
        
    • عاش في
        
    • كان يسكن
        
    • كانت تعيش
        
    • أجنبيّة تعيش
        
    • الذين يعيشون
        
    • وكان يعيش
        
    • يسكن في
        
    • يعيش تحت
        
    • ما يعيش
        
    • الذي عاش
        
    • خلية حية
        
    Apartmanda yaşayan bir arkadaşım... daha önceki kiracının... intihar ettiğini söyledi. Open Subtitles هناك صديق لي كان يعيش في شقة إنتحر فيها مستأجر سابق
    Hayır, prens değil ama prenses onu bulana kadar yalnız yaşayan bir adam varmış. Open Subtitles لا، ليس الأمير ولكن الرجل الذي يعيش وحيدا حتى أميرة وجدت له.
    O, sorularımızın cevaplarına sahip olabilecek, yaşayan bir biyoloji laboratuvarı. Bu cevaplar için biz de onun yaşama hakkını korumalıyız. TED إنها مختبر بيولوجي حي قد يحتوي على أجوبة على أسئلة قد نطرحها، لكن علينا التأكد من حماية حقها في العيش.
    - Bu ailede yirminci yüzyılda yaşayan bir ben mi varım? Open Subtitles هل أنا الوحيدة في هذه العائلة التي تعيش في القرن العشرين؟
    Annem, babamın Fransa'daki bir şatoda yaşayan bir prens olduğunu söylerdi. Open Subtitles أمي قالت أن أبي كان أميرًا عاش في قلعة في فرنسا
    Ben de yakınlarda yaşayan bir profesör buldum. Open Subtitles لذلك وجدت أستاذ كان يسكن على مقربة
    Güzel bir evde anne ve babasıyla yaşayan bir kız hakkında. Open Subtitles عن فتاة كانت تعيش مع والدتها ووالدها في منزل جميل
    Van Nuys'ta yaşayan bir muhasabeci, evli ve 3 çocuklu. Open Subtitles إنه محاسب يعيش في فان نايس متزوج و عنده طفلان
    Ve günün sonuna kadar TED Ödüllerinden daha iyi bir şey alırsınız, Bu kenar mahallede yaşayan bir çocuktan aldığınız harika bir kahkahadır. TED وفي نهاية اليوم ستحصل على شيئ افضل من جائزة تيد ألا و هي ضحكة كبيرة من طفل يعيش في حي فقير
    Zararlı bir böcek ile başladık, pek çoğumuzun evinde yaşayan bir yaban arısı. TED لقد بدأنا مع الافات، دبور يعيش في العديد من مازلنا.
    O bizim bildiğimiz zamanın, dışında yaşayan bir insan olabilir. Open Subtitles ربما يكون الرجل الذي يعيش خارج الوقت الذي نعرفه
    Kuzeyin çok uzaklarında yaşayan bir adamın burada işi ne? Open Subtitles ولكن ما هو الرجل الذي يعيش في الشمال ما الذي يفعله عند الإبحار؟
    Kasaba dışında yaşayan bir tefeci tanıyor musun? Open Subtitles هل تعرفين المرتهن الذي يعيش في أعلى المدينة؟
    yaşayan bir canlı olmayı kabullenmek için herşeyle barışık olmalıyım. Open Subtitles أعرف أنه بعطف كائن حي واحد سأصنع السلام مع الجميع
    Bunu bilemeyiz, ancak istediğimiz şeyi yapmak için canlı tutmayı başarabildiğimiz tamamen yaşayan bir beyin olduğunu görüyoruz. TED لا أعرف، لكن في الواقع هو دماغ كامل حي استطعنا الإبقاء عليه حيا للقيام بمزايداتنا.
    Şimdi yapılan şey, bir mikrobun içine girmek, metabolik yapısını değiştirmek ve sonuç yaşayan bir kimya fabrikası. TED الان ، ما تفعله هو أن تدخل داخل الميكروب، تغير في مسارات الأيض خاصته ، وتحصل على مصنع كيميائي حي.
    Kağıt yaban arısı yuvasında yaşayan bir mantardı. TED كانت نوع من الفطريات التي تعيش في عُش دبور الورق.
    Bir keresinde on iki senedir hapishanede yaşayan bir adamın hikayesini duydum. Open Subtitles لقد سمعت ذات مرة قصة عن رجل عاش في السجن لـ 12 عام
    Yanda yaşayan bir fahişe vardı adı Karabaş Bertha-- Open Subtitles كان يسكن جانبنا منحرفة تدعى(السوداء بيرثا)ـوالتي كانت م..
    Bir kere Irvine'de yaşayan bir kadından ayrılmıştım ve sadece yarım saat uzaklıkta. Open Subtitles انا مرة اردت ان انفصل عن امرأة كانت تعيش في ايرفاين وتلك تبعد 30 دقيقة فقط
    Yıllar sonra, Hong Kong'da yaşayan bir Çinli gibi davrandım. Open Subtitles بعد أعوام، تظاهرت بأنّي صينيّة أجنبيّة تعيش في (هونج كونج).
    Bak, her zaman 350 metre karede yaşayan bir çift bulabilirsin. Open Subtitles إنظر, هناك الكثير من الأزواج الذين يعيشون في شقة مساحتها 350 قدم مربع
    Büyük, güzel bir sarayda, çok güzel bir kızla yaşayan bir çocuk. Open Subtitles وكان يعيش في قصر واسع وجميل برفقةِ فتاة بارعة الجمال
    Bir köpek ya da sokağın karşısında yaşayan bir erkek arkadaş gibi. Open Subtitles مثل أن تحظَي بكلب أو خليل يسكن في الجهة الأخرى من الشارع
    Banyan ağacının altında yaşayan bir kimse bile bir başkasının desteğine muhtaçtır. Open Subtitles التي يمكنها أن تهمل أساسها الإقتصادي. حتى أي شخص يعيش تحت شجرة راسخة يكون عالة
    O dağda yaşayan bir yaratıkla ilgili bir efsaneye inanıyorlar. Open Subtitles هناك أسطورة يؤمنون بها حول وجود مخلوق ما يعيش هناك
    Ted, burada senden daha çok yaşayan bir tek ben varım. Open Subtitles تيد، وهو الوحيد الذي عاش هنا لفترة أطول مما كنت أنا.
    Yakın zamanda, yaşayan bir hücreden hücresel düzeneği çıkarıp RNA sensörleriyle birlikte kağıt üzerinde dondurup kurutarak Ebola ve Zika için düşük maliyetli tanı sağlayabildik. TED حسناً، لقد تبين موخراً أنه يمكنك أخذ الجهاز الخلوي من خلية حية وتجمده بالهواء الجاف مع مستشعرات الحمض النووي الرنا على ورقة لوضع تشخيصٍ منخفض التكلفة لمرضي الإيبولا وزيكا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus