Herhangi bir iyileşme belirtisi yok, yani kırılmalar ölümüne yakın bir zamanda gerçekleşmiş. | Open Subtitles | لا يدل على الشفاء، و لذلك ربما حدث في وقت قريب من الموت. |
Fakat yakın bir zamanda uluslarınızdan biri atom enerjisini uzay gemilerinde kullanacaktır. | Open Subtitles | لكن في وقت قريب واحدة من اممكم سوف تطبق الطاقة الذرية على السفن الفضائية. |
Söz veriyorum yakın bir zamanda sarhoş bir biçimde kapına dayanmayacağım. Görüşelim, tamam mı? | Open Subtitles | وأعدك أنّي لن أسكر وأترنّح على بابك في أي وقت قريب |
Fakat yakın bir zamanda farkettim ki, başarılı bir liderlik ile yeniliğe liderlik etmek aynı şekilde olmuyor. | TED | لكني اكتشفت مؤخرًا أن مفهوم القيادة الناجحة لدى العديد منا غير نافع عندما يتعلق الأمر بقيادة الإبتكار |
Eğer yakın bir zamanda burada bir ev aradıysanız bu probleme aşinasınız demektir. | TED | وإذا كنتم قد حاولتم مؤخراً العثور هنا عن منزل، فأنتم إذن مطلعون على هذه المشكلة. |
Hayır, yakın bir zamanda da konuşmak istemiyorum. Tamam. | Open Subtitles | اه, لا, ولا اتوقع ان اكلمها في اي وقت قريب |
Korkarım çok uzun zaman yaşayacağın için bu yakın bir zamanda olmayacak. | Open Subtitles | إنّك ستعيشين عمرًا مديدًا، وأخشى أنّك لن تموتي قريبًا. |
Ve o toksini yakın bir zamanda tekrar kullanmayı planladığını. | Open Subtitles | وأنه يخطط لاستعمال ذلك السم مجدداً، وقريباً. |
Fakat çok yakın bir zamanda bu ilginç konuşmaya, bu çok ilginç konuşmaya kaldığı yerden devam edebiliriz. | Open Subtitles | ولكنيمكننامتابعةهذاالحديثالمثير ، هذا الحديث المثير ، في وقت قريب جدا؟ |
Evet, yakın bir zamanda unutabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | نعم, ولا اعتقد بأني سأنسى ذلك في وقت قريب. |
Bunun yakın bir zamanda son bulacağını da sanmıyorum. | TED | وأنا لا أظن أن ذلك سيتوقف في وقت قريب. |
Onu bir akşam yemeğine, yakın bir zamanda beklemezdim. | Open Subtitles | حسنا لن اتوقع ليلي تأتي الى الغداء في أي وقت قريب |
Görünen o ki ikimiz de yakın bir zamanda Chatswin Golf Kulübü'ne giremeyeceğiz. | Open Subtitles | لذا يبدو أنهُ لا أحد منا سيذهب إلى النادي تشاتسون الريفي في أي وقت قريب |
yakın bir zamanda kimsenin kanını kurutmayacağım. | Open Subtitles | لن أقوم بشرب دماء أي أحد حتى الجفاف في أي وقت قريب |
yakın bir zamanda, 15.000 yıllık insan kalıntılarıyla karşılaşan bir grup arkeolog ilginç bir keşif yaptı. | TED | عندما عثر فريق من علماء الآثار مؤخرًا على بعض من البقايا البشرية يبلغ عمرها 15000 عام اكتشفوا شيئًا شيقًا. |
yakın bir zamanda Etiyopyalı bir grup eylemciyle tanıştım ve onlar bana birçok kez duyduğum şeyleri söylediler. | TED | التقيت مؤخرًا بمجموعة من النشطاء الأثيوبيين، وأخبروني عن شيء لطالما سمعتُ عنه. |
Çinli bilim adamları yakın bir zamanda CRISPR teknolojisi ile insan embriyolarında genetik değişiklik bile yapabileceklerini gösterdi | TED | وقد بين علماء صينيون مؤخراً أنه يمكنهم كذلك استخدام تقنية كريسبر لتغيير جينات الأجنة البشرية. |
yakın bir zamanda buraya tekrar geleceğini zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا اعتقد انه سيعود الي هنا في اي وقت قريب |
Korkarım çok uzun zaman yaşayacağın için bu yakın bir zamanda olmayacak. | Open Subtitles | إنّك ستعيشين عمرًا مديدًا، وأخشى أنّك لن تموتي قريبًا. |
yakın bir zamanda bana geleceğinizi umarak. | Open Subtitles | على أمل بأنه في يوم ما وقريباً سوف تأتينَ إلي |
Çok yakın bir zamanda biraz konuşabileceğimizi umuyordum. | Open Subtitles | يوما ما قريبا يمكن أن نتحدث قليلا. |
yakın bir zamanda, bir gün, patlayacak, yok olacak ve yeni yıldızları var edecek. | Open Subtitles | يوماً ما قريباً ستنفجر و تموت لتولد من خلالها نجوم جديده |
Çok yakın bir zamanda yazılmamış. | Open Subtitles | ليست حديثة جداً |
Bu yüzden harekete geçmezsek, bugün bir şeyler yapmazsak, çok yakın bir zamanda, bazılarının tabiriyle zaman ayarlı tedavi bombasıyla yüzleşeceğiz. | TED | لذلك ما لم نتصرف ، ما لم نفعل شيئا اليوم فسنواجه في القريب العاجل ما أسماه البعض قنبلة الزمن بالنسبة للعلاج. |
Ve yakın bir zamanda da olmasını planlamıyorum... tek bir nedenle, ben eşcinselim. | Open Subtitles | و لا اظن أن هذا سيحدث قريباً لأنني منحرف |