Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, ben de o gün Storytime Kasabasındaydım. | Open Subtitles | لو لم تخني الذاكرة فأنا كنت معكم في رحلة المزرعة أيضاً |
- Yapabileceğimin en iyisini yaptım ve çünkü hafızam beni yanıltmıyorsa sizi aramıştım. | Open Subtitles | لأن هذا أفضل ماتقومين به وإن لم تخني الذاكرة، فلقد أتصلت بكِ بالفعل |
Gözlerim beni yanıltmıyorsa bu da bir dişi cin. | Open Subtitles | و اذا هذه العيون لم تخني يبدو ان هناك عفريتة معك |
Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, Orca topluluğununda olduğu müttefiklerimizin ihaneti yüzünden | Open Subtitles | خيانة من قبل حلفائنا بما في ذلك حلفاء فخر أوكرا, إذا أسعفتني الذاكرة. |
Hafızam beni yanıltmıyorsa, bir operasyon yöneticisinin seni gömmek zorunda kalması ilk kez olmuyor. | Open Subtitles | لو أسعفتني ذاكرتي فهذه لن تكون أول مرّة تشعر مفوضيّة العمليّات بالحاجة لدفنِك |
Bu bir Mearas eğer gözlerimi bir büyü yanıltmıyorsa. | Open Subtitles | إنه أحد (الميراس) إلا إذا كانت هذه خدعة |
Bu bir Mearas eğer gözlerimi bir büyü yanıltmıyorsa. | Open Subtitles | إنه أحد (الميراس) إلا إذا كانت هذه خدعة |
Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, sana ben ilham veriyordum. | Open Subtitles | لانه إذا لم تخني ذاكرتي كنت كافية للإلهام |
Hafızam yanıltmıyorsa, benim evde kalıp annelik yaparak Oliver'a bakacağım konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | إن لم تخني الذاكرة، لقد اتفقنا أن أترك الدراسة وأبقى في البيت حتى يكون أحدنا موجود لأجل أوليفر |
Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa Lily, Rufus için onu terk etmeye hazırlanıyordu. | Open Subtitles | إذا لم تخني الذاكرة أن ليلي كانت في طريقها لتركه من أجل روفس |
Doktor bey, kulaklarım beni yanıltmıyorsa, gerçek bir hasta geldi. | Open Subtitles | ،أيها الطبيب، إن لم تخني أذناي فإن مريضاً فعلياً قد وصل للتو |
Hafızam beni yanıltmıyorsa gerçek dışı hedefleri vardı. | Open Subtitles | أعتقد، إن لم تخني ذاكرتي أنه كانت لها أهداف غير واقعية |
- Gerçekten hoş biriydi. - Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, devasa bir "ama"sı vardı. | Open Subtitles | كانت لطيفة جداً، إذا لم تخني الذاكرة، كان لديها " لكن" ضخم |
Hafızam yanıltmıyorsa, bir numaralı bir amcıktı kendisi. | Open Subtitles | ،إذا أسعفتني الذاكرة لقد كانت عاهرة بامتياز |
Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, çok uzun sürmeyecektir. | Open Subtitles | و إذا الذاكرة أسعفتني, آخر ركوب لم يستغرق وقتًا طويلًا. |
Hafızam beni yanıltmıyorsa, annem hasta masalıyla benden kaçtın. | Open Subtitles | إن أسعفتني ذاكرتي، فقد إختلقتِ مرض والدتِك للإبتعاد عني |
Ve hafızam beni yanıltmıyorsa, erken salınış tanıklığın karşısında tövbe etme ve günah işlememeye söz verdirmiştin bana. | Open Subtitles | وإذا أسعفتني ذاكرتي أنت الذي جعلني أعد بالتوبة والابتعاد عن الخطيئة في مقابل الحصول على شهادتك من أجل خروجي المبكر |
Ve hafızam beni yanıltmıyorsa yüzde 81 ihtimal yalan söylüyor demiştim. | Open Subtitles | ولو أسعفتني الذاكرة، أنني قُلت أنه كان بنسبة 81 في المئة أنه يكذب، |