Diğer yandan, tarikat diye hitap ettiğimiz şey, tüm yeni dinler değildir. | TED | ومن ناحية أخرى، ليست جميع الأديان يمكن أن يستخدم بها مصطلح الطوائف. |
Diğer bir yandan, eğer bir kibrit çakarsanız tüm gezegen havaya uçar. | TED | و من ناحية أخرى، إذا قمتم بإشعال عود ثقاب سيشتعل الكوكب بأكمله |
Öte yandan, şu an evrenin ne kadar yaşlı olduğunu anlayabiliyoruz. | TED | على الجانب الآخر ، يمكننا الآن ان نفهم كم عمر الكون |
ama bir yandan da hukuki yanınızın çok düzenli olması gerekiyor. | TED | ولكن أيضا الجانب القانوني يجب أن يكون في حالة جيدة جدا. |
- Diğer yandan, ben de hiçbir şey sunacak durumda değilim. | Open Subtitles | و أنا من الناحية الآخرى، أنا في موقف عدم منح شيء |
Ama diğer yandan, hislerimle daha fazla temas kurmak için çok çabalamaktayım. | Open Subtitles | ولكن من جانب آخر، أحاول جاهداً مؤخراً أن أتواصل أكثر مع مشاعري. |
Öte yandan yoksul bir terziyle ne tür bir evlilik olur? | Open Subtitles | من ناحية أخرى أي نوع من التطابق سيكون مع خياط فقير |
Ama öte yandan, bildiğimiz üzere, vücut dili yalan söylemez. | Open Subtitles | ولكن من ناحية ثانية الجسد لا يكذب كما نحن نعرف |
Diğer yandan bu anlaşmaya uymak istiyorsan o zaman kolay. | Open Subtitles | هذا شيء من ناحية أخرى.. إذا أردت أن تحترم اتفاقيتك |
Öte yandan yeni fotoğraflar oyukta beyaz bir tortu gösteriyordu. | Open Subtitles | من ناحية أخرى أظهرت الصور الجديدة رواسب بيضاء في الأخدود |
Öte yandan benim kriptoloji doktoram var ve hayal edebileceğin her dili biliyorum. | Open Subtitles | من ناحية أخرى، أنا حاصل على دكتوراه في الشفرات وكلّ اللغات التى تتخيلها |
Ama bir yandan da bu annem sadece bana kaldı demekti. | Open Subtitles | ولكن من ناحية أخرى لقد كانت أمي كل شيئ بالنسبة لي |
Bir yandan diğer yana doğru kayarsanız, ateş biter. | TED | واذا تحركت من الجانب الى الجانب تنخفض ايضا |
Diğer yandan, insanlar sokakları, binaları kaplıyorlar. | TED | على الجانب الآخر، كان الناس يغلفون الشوارع والمباني. |
Diğer yandan eğer bir grup nöronu etkinleştirir ve bunun bir davranışı tetiklediğini gözlemlersek, bu nöronların bu davranışla ilintili olduğu sonucuna varırız. | TED | وعلى الجانب الآخر، عندما ننشط مجموعة من تلك الخلايا ونجد تأثيرا سلوكيا لذلك نستنتج أن هذه الخلايا ضرورية لذلك السلوك |
Diğer yandan leş yiyiciler, yiyecek bulmak için dolaşmak zorundadır. | Open Subtitles | زبّالون من الناحية الأخرى، يَجِبُ أَنْ يَتحرّكَ بسهولة لإيجاد غذائِهم. |
Diğer yandan eğer köprünün şu tarafına yürürsek dün olduğumuz yere, küçük güzel papatya tarlasına varırız, sonra da... | Open Subtitles | ومن الناحية الأخرى إذا أخذنا الجسر الصغير الجانبي هناك، سنصل إلى الحقل الصغير الجميل المليء بالورود، حيث كنا بالأمس |
Ama diğer yandan da, çarptığı yerde şenlik havası esecek. | Open Subtitles | الآن، أين كان يضرب، من الناحية الأخرى، هذا هو العيد. |
Tabi bu bir yandan yaptıklarımızın neye yol açabileceğine ve ne anlama geldiğine dair olağanüstü bir olasılık hesabı yapmayı ve olayın ciddiyetini düşünmemize sebebiyet veriyor. | TED | إذاً فلديك من جانب تلك المعنويات الباهرة بما يمكن تحقيقه ومن جهة أخرى تلك الجدية الباهرة لما يعنيه. |
Öte yandan güneş enerjisi dünyanın her yerine yayılmış durumda ve kimse güneşi engelleyemez. | TED | الطاقة الشمسية، من الجهة الأخرى، موزعة حول العالم بأسره، ولا أحد بإمكانه حجب الشمس. |
Ancak öte yandan, eğer bir karides çiftliği sahasının tekrar restore edilip eski üretkenliğine kavuşmasının bedelini ölçmeye başlarsanız ne kadar eder? | TED | ولكن في المقابل اذا بدأت في قياس كم تكلف فعليا لاستعادة ارض مزرعة الجمبري مرة اخرى للاستخدام الانتاجي؟ |
Ama öte yandan, bunun işe bitirmeye yetmeyeceğini düşünmüşte olabilir. | Open Subtitles | ومن ناحيه ثانيه ربما شعر ان احتياطيه لم يكن بالقوه الكافيه |
Beyaz kavşak noktaları, çizgi üzerindeki herhangi bir beyaz noktaya göre dört bir yandan daha fazla beyazlıkla çevrilidir. | TED | نقاط التقاطع البيضاء محاطة بلون أكثر بياضًا نسبيًا من الجهات الأربعة أكثر من أي نقطة بيضاء على طول الخط. |
Mektuplar, gazete makaleleri, dört bir yandan saldırıyor. | Open Subtitles | الرسائل، الصحف المحلية الضغط من كلّ الجوانب |
Öte yandan, Erich Von Stroheim gibi bazı büyük yönetmenler tam tersiydi. | TED | من ناحيةٍ أخرى، كان بعض المخرجين العظماء كإريك فون ستروهايم، عكس ذلك. |
Böylece hiç kimse bir yandan fırsatları arayıp bir yandan da kendisini tehlikeden koruyamazdı. | TED | بحيث يستطيع الجسم البحث عن الفرصة وأيضاً حماية نفسه من الخطر ، في الوقت نفسه. |
Diğer yandan ilişkimiz konusunda bir sorunun olduğunda benimle konuşmazsan seni terk edebilirim. | Open Subtitles | على صعيد آخر، ربّما أهجركَ إن لم تحدّثني عندما تواجه مشكلة تتعلّق بعلاقتنا |
Kullanımını kısıtladık, fakat ardından bir yandan ilacın yan etkileri ile ilgili sorunları çözerken, onun faydalarından yararalanmamak için bir neden göremedik. | Open Subtitles | و لكن في النهاية لم نرى لما لا يمكننا أن نجني الفوائد طالما الفائدة تفوق العوامل الجانبية |
İşte o an saldırır. Önden değil, yandan. | Open Subtitles | عندها تهاجم فجأة وليس من الأمام بل من الجانبين |