Bana iyi davrandın evet, ama benim seni uyarmaktan başka Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لقد عاملتني حقاً بشكل جيد لكن لا يمكنني فعل شيء في الوقت الحالي سوى أن أحذّرك |
Çok üzgünüm. Bunu telafi etmek için Yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء يمكنني القيام به لجعل الأمر متروك لكم؟ |
Ve daha iyi hissetmeni sağlamak için Yapabileceğim bir şey olsun isterdim. | Open Subtitles | وأود أن كان هناك شيء يمكنني القيام به لجعلكِ تشعرين بشكل أفضل |
Dava vekili, başlangıçtaki delillerin yetersiz ve eksik oluşundan ötürü Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ليس بيدي حيلة بدون وصاية آمنة أي دليل تم إثباته بعد البحث الأولي |
Yardım edebilmemin bir yolu varsa senin için ya da onlar için Yapabileceğim bir şey varsa, burada olduğumu bilmelisin. | Open Subtitles | لو كان يمكنني المساعدة بأي طريقة لو كان هناك أي شيء يمكنني فعله من أجلك أو من أجلهم، أنا هنا |
İşlerin nasıl gittiğini ve Yapabileceğim bir şey olup olmadığını merak etmiştim. | Open Subtitles | كنت أتساءل كيف كانت تسير الأمور لو كان هناك شيء يمكنني فعله |
Bu arada, gitmesine izin vermekten başka Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | في الوقت الحالي ، ليس هناك شيء أستطيع فعله إلا الرحيل |
Hiç de değil. Yapabileceğim bir şey olursa beni ara lütfen. | Open Subtitles | أبداً, لا بد أن تخبرني ان كان هناك ما يمكنني فعله. |
Yapabileceğim bir şey yok. Emirleri sadece Papa'dan alıyorlar. | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء هم يأخذون أوامرهم من قداسة البابا |
- Hayır, Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لا ، لا يمكنني فعل شيء حيال هذا حسنًا ، أتعلم ؟ |
Gerçekten öyleyim. Yapabileceğim bir şey olursa... | Open Subtitles | حسناً ، لو كان هناك أي شيء يمكنني القيام به |
Yapabileceğim bir şey olursa bana haber ver. | Open Subtitles | ابلغيني إذا كان هناك أي شيء يمكنني القيام به |
Bunu senin flört programın anlamayabilir ama bu konuda Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | والتي قد يتحدى المنطق الآلي، ولكن هناك شيء يمكنني القيام به حيال ذلك. |
Düşürülen suçlamalar dışında Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | إسقاط بعض التهم ما بيدي حيلة اَسف، يا مدرب |
Her şeyi düzeltmek için Yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء يمكنني فعله لأحسن الأمور؟ |
Orasını bilmiyoruz. Yapabileceğim bir şey olmalı. | Open Subtitles | نحن لا نعرف ذلك، يجب أن يكون هناك شيء يمكنني فعله |
Bu arada senin için Yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شيء أستطيع فعله لك في الوقت الراهن ؟ |
Sizin için Yapabileceğim bir şey var mı bir kontrol edeyim demiştim. | Open Subtitles | أردت التحقق فحسب لأرى لو أن هناك ما يمكنني فعله |
Bak, odan sıcak olduğu üzgünüm ama benim Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | انظر, آسف بشأن حرارة غرفتك, لكن ليس هنالك شيء يمكنني فعله. |
Benden nefret ettiğini biliyorum. Bu konuda Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | أعلم بأنك تكرهني لا يمكنني فعل شئ حيال ذلك |
Bu Lobos denen adamı istiyorsanız, sizin için Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | إذا أردت هذا الرجل لوبوس لا أستطيع فعل شئ ك |
Efendim, Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | سيدي لا يوجد أي شيء أستطيع القيام به |
Biliyorum. Yapabileceğim bir şey var mı diye bakacağım. | Open Subtitles | أعلم ذلك, سأرى ما إذا كان هناك شيئ أستطيع فعله حيال ذلك |
Keşke senin için Yapabileceğim bir şey olsaydı. | Open Subtitles | أتمنّى ان كان هناك شيء يمكن أن أفعله لك. |