Yapmanı istediğim şeyi yapmalısın çünkü bunu yapabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | يجب أن تقوم بما طلبتهُ منك لأنك الوحيد القادر على فعله. |
- Sangraal'i tekrar yapabilecek tek adamı muhafaza etti. | Open Subtitles | لقد حفظت الرجل الوحيد القادر على بنائها ثانيهً |
Gerçek bir dehasın. Bunu yapabilecek tek zeki kişi sensin. | Open Subtitles | العبقري الحقيقي الوحيد الرجل الأذكى الوحيد الذي يمكنه فعل ذلك |
Bunu yapabilecek tek kişi benim. Bu işin kaynağında olan benim! | Open Subtitles | أنا الشخص الوحيد الذي يمكنه ذلك فأنا هنا في مصدر القرار |
Ateşin içindeydim ve tekrar geri döndüm ve bunu yapabilecek tek kadından ikinci bir şans istemek için buradayım. | Open Subtitles | لقد مررت بالعقبات طوال طريقي و الآن أنا هنا لأطلب فرصة ثانية من المرأة الوحيدة التي يمكنها فعل ذلك |
Bunu yapabilecek tek devlet teşkilatıyız. | Open Subtitles | نحن الوكالة الحكومية الوحيدة التي يمكنها. |
Bu yeryüzünde bunu yapabilecek tek bir tür var o da benzersiz olan tabiki de biziz. | TED | هناك نوع واحد يمكنه فعل هذا من دون ملكية و هو بالطبع نحن. |
Anlaşılan bu aşk bir şeyler yapabilecek tek olguydu ve yaptı da. | Open Subtitles | وبدا وكأن ذلك الحب... سيكون الشيء الوحيد الذي سيحدث الفارق، وذلك ما حدث |
İsa yahudileri kurtarmak için geri geliyor, çünkü yapabilecek tek kişi o. | Open Subtitles | الفهم الخاطىء لكل هذا الهُراء المسيح سيعود لإنقاذ اليهود لإنه الوحيد القادر على هذا |
Diğer baban bunu yapabilecek tek kişi değil, biliyorsun. | Open Subtitles | . . والدكِ الآخر ليس الوحيد القادر على فعل أشياء للنجاة |
Bunu yapabilecek tek kişi de, dışarıda bekleyen polis. | Open Subtitles | والشخص الوحيد القادر على ذلك هو الشرطي الموجود في الخارج |
Bunu yapabilecek tek şahıs da kapıdan dışarıya adımını attı. | Open Subtitles | لكن الشخص الوحيد القادر على إتمام الأمر خرج لتوه من الباب. |
Bunu yapabilecek tek şey can otu. Ölüleri diriltebiliyor. | Open Subtitles | الشيء الوحيد القادر على انقاذها .. هي عشبة الروح , يمكنها أن تحيي الميت |
Bunu yapabilecek tek kişi, şu anda silaha sahip olan kişi. | Open Subtitles | الوحيد الذي يمكنه فعل ذلك هو الذي يحمل المسدس |
Ve gerçek şu ki bunu yapabilecek tek kişi sendin. | Open Subtitles | والحقيقه هي اعرف بانك الشخص الوحيد الذي يمكنه |
Onu yapabilecek tek kişi kağıdını açmış olandır. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي يمكنه الرؤية جيداً، هو شخص خارج اللعبة |
Bunu yapabilecek tek muhtemel çip onun üzerindeki ama neden kendini suçlu olarak göstersin ki? | Open Subtitles | شريحته الوحيدة التي يمكنها فعلها ولماذا سيورط نفسه ؟ |
Hayır, bunu yapabilecek tek çip onunki değil. | Open Subtitles | لا. شريحته ليست الوحيدة التي يمكنها فعلها |
Bunu yapabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا الوحيدة التي يمكنها فعل ذلك |
İçimizden birinin yetkili personel listesine girmesi gerekiyor ve bunu yapabilecek tek kişi var. | Open Subtitles | و نحتاج أن يكون أحدنا ضمن قائمة المصرح لهم و هناك شخص واحد يمكنه ذلك |
Ama bunu yapmayacak. yapabilecek tek bir kişi var. | Open Subtitles | لكن يوجد شخص واحد يمكنه إيقاف هذا |